Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Zülfü Livaneli'nin Serenad eserinde geçen Mardinli İlyas'ın hikayesi. İlyas-ı Habır Mardinli bir vatandaştır. İlyas’ın Roma’da çalışan akrabaları vardır. Bir gün Roma’ya akrabalarını ziyarete gider. Akrabalarını bulup hasret giderdikten sonra akrabalarının işe gidişini fırsat bilip o da çıkıp ülkeyi gezmeye başlar. Yine bir gün ülkeyi dolaşırken yolu çiçekli, ağaçlı, yeşillikler içinde cennet bahçesi gibi güzel bir yere düşer. İçeriye girdiğinde buranın bir mezarlık olduğunu görür. Fakat İlyas-ı Habır için şaşırtıcı olan mezar taşları olur. kimi mezar taşının üzerinde 21 gün , kiminin 34 gün, kiminin ise 17 gün gibi sayılar yazmaktadır. İtalyanca bilmeyen İlyas kıvrak zekasıyla bu sayıların mezarda yatanların yaşamıyla ilgili olduğunu anlar fakat asıl aklını kurcalayan bu mezarların boyları olur çünkü taşlarda yazılı süreler ancak birer bebeğin ömrü olabilir ki mezarların boyutları yetişkin insan boyundadır. Akşam evde bu olanları akrabalarına anlatır fakat onlar da bir anlam veremezler. Akrabalarının izin gününde hep birlikte gitmeye karar verirler. Gittiklerinde ise bekçiden olan biteni öğrenirler. Bekçi burasının özel bir mezarlık olduğunu ve buraya defnedilenlerin gerçek yaşları değil, hayatta kaç gün mutlu oldukları yazılı der. “Kimi yirmi, kimi otuz gün mutlu olmuş hayatında fakat daha elli ikiyi geçen çıkmadı” der. İlyas’ın tatili biter ve memleketine döner. Gün gelip ölüm döşeğine düştüğünde ise mezar taşına yazılmak üzere oğullarına şöyle vasiyet eder : “ İlyas-ı Habır bitti, Anasından doğru kabre gitti”
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.