Kitap Dünyam #güncelikeşfetekstra okuma maratonumuzun ocak ayı kitabıydı #gölgelervehayallerşehrinde.
Roman kahramanımız Doğu-Batı çatışması yaşayan bir tarafı Türk bir tarafı da Fransız olan maceracı bir gazeteci: Fuat Chausson. Roman, Fuat'ın tedavi olmak için Fransa'daki bir senatoryumda yatan arkadaşı Alex'e yazdığı mektuplarla ilerliyor.
Fuat yirmili yaşının başında, ablası evlenip annesi de ölünce bir macera arayışıyla belki de bilinçaltındaki kimlik arayışıyla kendini ll. Meşrutiyet Dönemi'nin Osmanlı'sında, İstanbul'da buluyor.
Romanda Beşir Fuat, Prens Sabahattin ve Ahmet Mithat Efendi gibi tarihi kişilere de rastlıyoruz. Gerçekle kurgunun iç içe geçtiği bu tarz romanları seviyorum.
38. Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü almış roman çok akıcı. II. Meşrutiyet Dönemi İstanbul'unda yaşatıyor adeta yazar bizi.
Edebiyatımızda ilk pozitivist ve natüralist kişi olan ve realizmi getiren, hayaliyyun-hakikiyyun tartışmasını başlatan kişi olarak Beşir Fuat, gerçek (hakikiyyun-realizm) tarafında. Hatta öyle ki bilim adına gayet bilinçli bir şekilde gerçekleştirdiği intiharını kaleme alıyor. Ama Murat Gülsoy bizi ironik bir yaklaşımla kitabının adında da olduğu gibi "Hayaller" şehri İstanbul'una götürüyor.
Deliliğin genetik olduğunu düşünen ve annesi gibi delirmekten korkan Beşir Fuat bilime olan inancıyla intihar ediyor. İntihar etmeseydi belki de delirmeyecekti. Sizce? Kitap bizi bu soruyla başbaşa bırakarak bitiyor..
#güncelikeşfetekstra
#kitapdünyambirlikteokuyor
#iyikitapkurtlamalar
#okumakiyileştirir
