İnsanda ahlak duygusu, koku ve dokunma duyugusu gibi doğal bir yetenektir.
İyi bir yaşam sürmek ve iyi bir insan olmak için dinlere veya Tanrı ' ya ihtiyaç yoktur. Din insanlari dürüst kılıyor diye de bir şey yok. Diğer yandan, iyi ya da kötü kavramı, kazanılan
zeka ya da bilgi düzeyine göre değişir. Bu kavramda
değişmez bir şey yoktur.
Bizi hayvanlardan ayıran şey ahlaktır . Başka insanlarla birlikte olmamızı da o sağlar . Yasalar baskıcı olmadan ahlakın yerini tutmaz .Eğer ki çoğumuz ahlakı sahiplenmezse , yaşam hepimiz için " kasvetli, sefil, yabani , sıkıcı ve kısa " olur , Hobbes, un ünlü deyişinde belirttiği gibi. Yaşamlarımızı sürdürmek için ahlaka ihtiyacımız var . Yaşamlarımızı anlamak için ahlakı anlamamız gerekir.
Ahlak felsefesi denilince, benim aklıma Kant geliyor. Kant bir davranışın ahlaklı kabul edilebilmesi için çıkar amacı gözetmemesini gerektiğini savunur. Örneğin bir yakınının ölümünden sonra onun hatrına bir çeşme yaptıran kişi, çeşmeye ''bu çeşmeyi yaptıran şu kişidir duanızı eksik etmeyin,'' gibi bir yazı yazar ise yaptığı davranış ahlaklı olmaz Kant'a göre. Çünkü kişi toplum faydasından çok kendisinin manevi çıkarını düşünerek o yazıyı yazmıştır.
Aynı şekilde devletin yönetiminde söz sahibi olanlar da, kişisel çıkar amacı gütmeden görevlerini yerine getirirlerse ahlaklı bir birey olurlar. Bu en tepeden en aşağıya kadar geçerli bir olgu. Aynı şekilde kişinin davranışlarından sorumlu olabilmesi için özgür olması gerektiği düşünüldüğünde, özgür olmayan veya olamayan bir bireyin ahlaksızca hareketlerinin sorumluluğunu taşıması da yanlış olur.
Kısaca anahtar kelimeler; özgürlük ve kişisel çıkar gütmemek.
Neden ahlaklı olmalıyız sorusunun cevabı ise insanın sosyal bir hayvan olması ile alakalı. Belirli normların dışına çıkıldığında insanların toplum tarafından dışlanma tehlikesi ve akabinde oluşan yalnızlık hissi, insanlar açısından büyük bir ceza. Bunun için de insan içinde bulunduğu topluma uyum sağlamak zorunda hissediyor kendisini. Hani mahalle baskısı diyoruz ya mesela. O da belirli bir grubun içinde var olanların kendilerine göre olması gerektiğini düşündükleri normlara uymayanlar için yapılıyor.
Son olarak 
Ludwig Feuerbach yazarımızın iletisini bırakmak istiyorum : Ahlakın temeli ne zaman ilahiyata dayandırılırsa, halklar ne zaman ilahi otoriteye bağımlı hale getirilirse , en ahlaksızca , en adaletsiz , en kepaze şeyleri mazur gösterip yaygınlaştırmanın yolu açılmış demektir.
Keyifli okumalar diliyorum .
··
377 görüntüleme
beklediğim inceleme gelmiş... teşekkürler... okuduktan sonra varsa demek istediğim birsey yazacağım...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.