Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

1025 syf.
·
Puan vermedi
·
30 günde okudu
"Şairliğimiz boşa değil, ömrümüzü mum gibi iki ucundan boşuna yakmadık..." Bu başyapıtın incelemesine karakterlerin akıbetini bildiren bu alıntıyla başlamak istiyorum. Eseri bitireli henüz saatler oldu ve "Karamazov Dünyası"'ndan çıkışım yeniyken, duygularım zirve noktasındayken yazma kararını aldım. Okumamış olanlar varsa spoiler içereceğini şimdiden söyleyeyim. İncelememe karakterlerin ruhani derinliklerine girerek başlamak istiyorum. Alyoşa... Yazarımızın ön sözünde belirttiği üzere baş karakterimiz. Dostoyevski, Alyoşa'yı baş karakter olarak seçerken "onun hiç de büyük bir adam olmadığını pekâlâ" biliyor. Hatta okuyucuların da böyle düşüneceğine dair tahminde bulunuyor. Fakat yine Dostoyevski' ye göre Alyoşa: "Epeyce etkin olmasına karşın yetenekleri gizli, karanlıkta kalmış bir adamdır." Alyoşa; çocukluktan itibaren herkesçe sevilen, insanların yanında huzur bulduğu, adeta insan suretine bürünmüş bir melek olarak karşımıza çıkar. Oldukça dindar ve hatta bir rahip adayıdır. Sonuna kadar Tanrı'ya inanır. Ve kitabın bazı bölümlerinde İsa'yı sembolize eder. Onun gibi sevgi dolu ve günahkârları(Ivan) kucaklayıcıdır. Kitabın sonuna kadar çizgisinden çıkmaz ve son sahnede olduğu gibi sevgi ve iyiliğin timsali olarak kalır. Dimitri... Kitabın başında babasına en çok benzeyen karakter olduğunu düşünürüz onun. Tıpkı babası gibi eğlence alemine düşkündür. Hatta talihsiz benzerliklerinden birisi de aynı kadına aşık olmalarıdır. En başından itibaren bir çatışma içerisinde görürüz ikisini. Miras kavgası yaparlar. Oldukça cimri olan baba, Dmitri'ye hak ettiği parayı vermez. Arayı bulmak için kiliseye bile giderler. Fakat hiç bir yumuşama olmaz. İşte, deriz. Bunların arasında bir felaket patlak verecek. Ve sonunda romanın ana olayı gerçekleşir. Dmitri babasını öldürmekten yargılanır. Roman boyunca pek de özel bir şeyler bulamadığımız Dmitri; Dostoyevski'ye göre klasik Rus toplumunu temsil eder. Öfkelidir, fevridir. Fakat çocukluğuna indiğimizde böyle bir karakter olmasının nedenlerini anlar ve özellikle kitabın sonlarında ona acır, merhamet ederiz. Ivan... Birçoklarına göre kitabın baş kişisi, en özel olanıdır. Oldukça zekidir bir kere. Ve bu yüksek zekanın laneti yakasına yapışmıştır. En sonunda da boğar onu. Aslında Tanrıya inanmaz. Fakat yine de toplumda dinin olması gerektiğini düşünür. Çünkü bir din olmazsa insanlar sadece bu dünyadan zevk almaya bakar ve toplumun bütün erdemleri yok olur. Yani "her şey mübah olur." Ivan'ı başından itibaren kendisiyle savaşırken görürüz. Ve içten içe inançlı ve sıradan olmayı ne kadar çok istediğini biliriz. Aslında zihninin bir ürünü olan "Şeytanla Konuşma" bölümünde; şeytan onun bilinç altını temsil eder. Hatta "biricik emelim, şişko bir tüccar karısı olmak, onun inandıklarına inanmak. Kiliseye uğrayarak temiz yürekle bir mum yakmak. O zaman bütün acılarım dinecek." der zihnindeki şeytan. Genel resme baktığımızda bu şeytan sadece Ivan'ın değil, Dostoyevski'nindir aynı zamanda. Onun inançsız yanından duyduğu vicdan azabının bir yansımasıdır. Ki, kitabın sonunda en acı biçimde ondan intikamını alır zaten. Smerdyakov... Fyodor Pavloviç'in meczup bir kadına tecavüz etmesiyle olan gayrı meşru oğludur. Dünyaya geliş şekli itibariyle babasından, kardeşlerinden ve hayatından nefret etmektedir. Sara hastasıdır. Bunu kullanır ve işine geldikçe nöbet geçiriyor taklidi yapar. Aslında babasının katilidir. Ivan ve babası gibi Tanrıya inanmaz. Ve Ivan'dan aldığı "Tanrı yoksa her şey mübahtır." fikriyle cinayeti işler. İçten pazarlıklı ve sinsidir. Okurken ağzına kürekle vurmak istersiniz. Biz karakter olarak Dmitri'yi babasına benzetsek de, Smerdyakov'a göre babasına benzeyen Ivan'dır. "Rahat, huzur içinde, kimseye boyun eğmeden yaşamayı seversiniz, en önemlisi bu sizin için. Fyodor Pavloviç'in çocukları içinde ona en çok benzeyeni sizsiniz, aynı ruhtasınız." der. Ve inanç ile imansızlık arasında kafayı sıyırmak üzere olan Ivan'ın bitişine cinayeti onun teşvikiyle işlediğini söylemesiyle son noktayı koyar. Ve Dmitri'ye yapılan suçlamayı temize çıkaracağına, kendisini yok eder. Böyle de hırslı birisidir. Ve Fyodor Pavloviç Karamazov... Bu adlandırmayı ne kadar hak etmese de baba karakteri. Şehvet düşkünü ve ahlak yoksunu. Ölünce derin bir "Oh!" çekiyorsunuz. Hakkında ki gerekli bilgilendirmeleri oğulları aracılığıyla yaptım. Biraz da kitapta ki çarpıcı noktaları ele almak istiyorum izninizle. Tanrı problemi: Bu konuyu yazar üzerinen ele almak istiyorum. Alyoşa; muhtemelen Dostoyevski'nin olmak istediği kişiyi temsil ediyor. İnançlı biri. Tıpkı Ivan'ın şeytanının dindar bir tüccar karısı olmayı istemesi gibi. Bu durumda Ivan da Dostoyevski'nin şüphelerinin, imansızlığının vücut bulmuş hali Bu iki karakteri sık sık Tanrının varlığı üzerine derin felsefi tartışmalar içinde görüyoruz. Kitabın bitiminde de Dostoyevski, Ivan'ın sonu üzerinden zihnindeki şeytanı cezalandırıyor da diyebiliriz. Ebeveynlikle Alakalı Konular: Mahkeme bölümünde Avukatın savunması aracılığıyla alıyoruz burada ki fikirleri. Sanırım Dostoyevski kendi erdemsiz ve kötü özelliklerinin temsili olan Dmitri'yi aklamaya çalışıyor bize. Belki de ona (kendisinde sevmediği bir parçasına) merhamet duymamızı istiyor. Bu konuyu alıntılarla açıklamak istiyorum: "Evet, bazı babalar gerçekten tam beladır." "Müvekkilim kabına sığmaz, vahşi taşkın bir insandır. Fakat bu hallerinden kim sorumlu; Temeli iyi, duygulu olduğu halde böyle manasız bir terbiye görmesinde kim suçlu? Yol göstereni, eğitimiyle ilgilenen, küçükken biraz olsun onu seven var mıydı?" "Sadece burada bulunanlara değil, bütün babalara sesleniyorum: "Babalar, çocuklarınızı incitmeyin." İşte Avukat aracılığıyla böyle sesleniyor Dostoyevski bizlere. Ve kitabı okuduğumuz sürece çocuklarla alakalı pek çok hassas konuya yer veriyor. Öyle ki kitabın son sayfasında çocukları iyiliğin temsili Alyoşa ile el ele tutuşturarak bitiriyor romanı. Böylece, belki de kendi ruhunu temize çıkarıyor Dostoyevski. Ve şeytanını yerin dibine batırıp, olmak istediği kişiyi zirveye koyuyor. Belki de olmak istediği insan formuna böyle yaklaşıyor kim bilir? İşte bir aylığına ziyaret ettiğim dünyadan alıp getirdiklerim. Ve yazmaya kalemimin yetmediği çok daha fazlası zihnimde benimle beraber. Bu yazıyla birlikte veda ediyorum Karamazovlar'a... Tekrar okumaya cesaret edeceğim güne kadar hoşçakalsınlar.
Karamazov Kardeşler
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202334,5bin okunma
·
164 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.