Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

23 Haziran 2017 Birine iyi ve merhametli davranıldığını görmek başkalarını da mutlu ve iyi mi ediyor? Bir yere mutluluk ve neşe getirdiğini bilen insanın yürüyüşü bile farklı oluyordu. Yanına oturdum, huzur doluydum. Karşısındaki bu kadar neşeli ve samimi konuşurken insan nasıl endişe ya da sıkıntı duyabilir? Kişinin kabul edemeyeceği, özellikle de sevdiği birinden istemeye dayanamayacağı fedakârlıklar olduğunun bilincindeyim. Her şey bu kadar basitken kendimi niçin bu kadar üzdüğümü anlayamıyordum; birinin yanına oturup sevgiyle elini tutmak; kendini sıkıp farklı olmaya çalışmamak; aynı şeyleri hissedip aynı görüşte olduğunu belirtmek; sunulan sevgi ve yakınlığı utanmadan severek kabullenmek ve içten gelen duygularını ortaya koymaktan kaçınmamak! Bu tür insanların malikâneler ve asalet satın alabilmeleri bile başlı başına bir rezalet. Dar görüşlü bir kişiye dayanmak, gücün onun elinde olduğu her durumda çok zordur; askerlikte ise hiç çekilmez. Kararlarımız, kabul etmek istemesek de büyük ölçüde sosyal konumumuzla sağladığımız uyuma ve çevreye bağlıdır. Düşüncelerimizin büyük kısmı genellikle önceden edinilmiş izlenimlerin ve etkileşimlerin doğal bir sonucudur; özellikle de çocukluğundan itibaren askerî disiplin baskısı altında eğitilmiş birinin psikolojisinde, verilen emir karşı konulamaz bir zorunluluktur. Yaşamımın bundan sonrasını yalnızca bir tek insana, beni gerçekten seven insana adayacaktım. Yaşamda sevgiye gerek duyanlar, sağlıklılar, kendine güvenenler, gururlular, neşeliler, yaşamın zevkini çıkaranlar değildi. Onların buna ihtiyacı yoktu. Onlar sevgiyi yalnızca kendilerine sunulması gerekli bir şey olarak niteliyor, kayıtsız, kendini beğenmiş bir tavır takınıyorlardı. Beklemek! Birkaç dakika daha beklemek! Dakikalar! Dakikalar! Bir dakika, bir insanın ölmesi, bir kaderin çizilmesi, dünyanın altüst olması için yeterli bir süre... Uzaklığı, zamanı aşamamak korkunç bir şeydi. Cesur olmak, aslında korkmamaktan başka bir anlam içermediğine göre, cephede gerçekten cesur ve yürekli olduğumu inançla, güvenle söyleyebilirim. Dünya savaşından dönmüş biri için birini öldürmüş olmak barış dünyasındaki biriyle aynı anlamı taşımıyordu, kişisel suçum savaşın suçu olan sonsuz kan gölünde bir damla olup kaybolmuştu. Tarihin yazdığı bu en büyük insanlık suçunun, insan yaşamına karşı düzenlenmiş en anlamsız katliam ve kitlesel yok etmenin yanında bir cinayetin, kişisel bir suçun, bir hatanın ne önemi olabilirdi? Vicdan anımsadıkça, hiçbir suç unutulmaz! Stefan Zweig | Sabırsız Yürek
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.