Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

246 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 saatte okudu
"Adınla çağır beni, ben de seni benimkiyle,"
...seninle beraberken benim için her şeyden değerli olan, o zamanlar yaptığın gibi, yüzüme bak, göz göze gel ve adınla çağır beni. Call Me By Your Name, üç dört yıldır bildiğim bir film ama izlemeye hiç yeltenmemiştim. Hikayeme katkısı olacağını düşündüğüm için Timothée yüzünden izlerken hayatımda ilk kez bir yapıma comfort filmim diyeceğimi bilmiyordum. Uzun zaman sonra bir şeyi izlerken ağladım filmin sonunda, şimdi o ana dönüp bakınca bana kendimi tekrar bir insanmışım gibi hissettirdiğini düşünüyorum. İyice umursamaz birine dönüştüğüm halimden kurtuluşumun son adımlarından biriydi bana kalırsa Call Me By Your Name. Kitaplarını sahafta gezerken buldum, internetten almak için sabredemeyeceğime karar kılıp daha pahalıya gelse de almıştım. Hafta sonunu Adınla Çağır Beni'ye ayırıp rahatça okuyabilmek için biraz bekledim. Beklememe değdi çünkü elimden bırakamadım. Sonuna yaklaştıkça bitmesini istemesem de daha hızlı okumaya başladım. Henüz yirminci sayfadayken, daha on bir sayfa okumuşken bu kitabı pek çok kez daha okuyacağımı biliyordum. Yazın tekrar okuyacağım. Sonra bir kez daha ve bir kez daha. Kurşun kalemle bir kitabımın altını çizdim çok uzun zamandan sonra ilk kez bu kitapta. Birçok mükemmel replik, sahne, betimleme var. Hepsini not aldım, bir dahaki okuyuşumda onları parşömen kağıdına yazıp yakacak ve kitabın arasına koyacağım. 44. Sayfada, "Onu yitirmeme izin verme." diyor Elio, o kısmı yaptım bile. Oliver'ın Elio'dan onunla Roma'ya gelmesini istediği sahnede gözlerim dolmuştu, belki de sonrasında neyin geleceğini bildiğim içindir. Son bölüm olan Hayalet Yerler'de ise daha ilk sayfadan ağlıyordum. Son yirmi sayfadaysa ağlamaktan başım ağrımaya başlamıştı. Film beni dağıtmıştı, bir daha asla görüşemeyeceklerini sanmıştım ama ondan sonra olan görüşmelerini okumak canımı çok daha fazla yaktı. O telefon görüşmesinde Elio'nun "Elio," demesi ama Oliver'ın "Ben Oliver," diye yanıt vermesi... paramparça oldum orada. Sonunda Oliver'ın, "Her şeyi hatırlıyorum," demesi biraz olsun içimi rahatlatabiliyor. Bul Beni'de bunun bir şekilde açıklanacağına inanıyorum. Anladığım kadarıyla o da üç ana bölümden oluşuyor. Başı Samuel'ın, ondan sonra Oliver'ın bakış açısı var ve galiba yine Elio ile bitiyor kitap. Bugün okuyacaktım onu da ama fazla geleceğine kanaat getirdim. Aot'un yeni part'ı da geldiği için biraz kafam karışık o yüzden ya haftasonu ya da ondan sonraki hafta okuyacağım Bul Beni'yi. Yazarın dilini ve Elio'nun bakış açısından okumamızı çok sevdim. Anlatımı ilk sayfalarda biraz yordu beni, Elio'nun olanları yıllar sonra anlatacağı aklıma hiç gelmemişti. Elio'nun sürekli ne zaman başladığını bulmaya çalışmasını okumak farklıydı, hiç böyle bakmamıştım daha önce bir kitaba. Kitabın başı, ilk paragrafları da çok güzeldi. "O adam hakkında hatırladığım ilk şey ve bugün bile hâlâ kulaklarımda. Daha sonra!" Onun dışında çok uzun cümleler ve bitmek bilmeyen paragraflar vardı kitapta çoğunlukla. Bu, alıntıların çok uzun olması dışında hiçbir şekilde sorun değildi benim için. André Aciman'ın nasıl her paragrafı böylesine güzel yazılmış bir kitap yazabildiğini anlayamıyorum açıkçası. Böyle bir kitap yazabilmek için başından çok şeyin geçmiş olması gerekir. Belki kitap alıcısına ulaşmıştır. Hani biz kitabı okuyanlar olarak hep kitabın filmden iyi olduğunu, filmin yarısını kesip attığını söyleriz ya. Bunun o kadar iyi bir örneğiydi ki Adınla Çağır Beni. Film de çok iyiydi. Kitaptan bir cümle okumamış olmama rağmen beni çok etkiledi ama kitap bunun onlarca katı darbe vurdu. Filmde izlerken wtf olduğum, tam olarak anlamlandıramadığım bazı sahneler mükemmel bir biçimde anlam kazandı kitabı okurken. Özellikle Oliver'ın meşhur "Later!"ı. Daha sonra! Filmin başının kitapla aynı olmasını isterdim açıkçası, Elio'nun Oliver'ın bavulunu arabadan indiğinde almasını, Oliver'ı ona babasının evde olup olmadığını sormasını. O hali daha anlamlı olurdu benim için. Başka ne diyeceğimi bilmiyorum açıkçası ama olduğu kadar devam ettireceğim incelemeyi. Belki her okuyuşumda gelir, alta tarih atarak başka sözler de eklerim ki öyle olacak büyük ihtimalle. Daha sonra! diyeyim o zaman. San Clemente Sendromu'nu tam olarak anlayabildiğimi söyleyemeyeceğim. Kitabı sonraki okuyuşlarımda anlam kazanacağını umuyorum. Elio, hayatımın en güzel gecesiydi diyor o gece için. Oliver da ona herkesin onlara imrendiğini, onları izlediğini çünkü çok mutlu olduklarını söylemişti. Roma'ya her gittiğinde öpüştükleri yere gitmesini içimi parçalıyor açıkçası. Oliver geldi, her şeyi hatırladığını söyledi. Bence Elio'ya söylediğinden daha uzun kalacak orada. Tam da ikisi birlikteyken Elio için her şeyden değerli olan, o zamanlar yaptığı gibi, yüzüne bakması, göz göze gelmesi ve onu adıyla çağırmasına yetecek kadar. Sözcükler, konuşma, yaklaşım işte bu. Kaba, ters, dışlayıcı bir etkisi olsa da. Sizi tekrar görmeyi ya da sesinizi duyup duymamayı hiç umursamayan birinin kayıtsızlığuyla söylenen. Bu kitap hakkında ilk hatırladığım şey olacak. Çabucak, küstahça ve dobra dobra, ters baştan savma bir "Daha sonra!"
Adınla Çağır Beni
Adınla Çağır BeniAndré Aciman · Sel Yayınları · 20203,402 okunma
·
272 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.