Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İkinci Emperyalist Dünya Savaşı:
İkinci emperyalist dünya savasının patlak vermesiyle Türkiye'de savaş ekonomisi dönemine gidilmiştir. Savaş ekonomisinin özel teşebbüs tarafından önemi büyüktür. Bu ekonomi devlet müdahalelerini artırmıştır. Ve bu politika iki üzerinde yürütülmüştür 1) İç ve ticarette fiyat kontrollerine gidilmiş, sanayi mamullerinden bir kısmına devlet el koymuştur. Bunlar tekstil ve çimentodur. 2) Politikanın diğer yönü özel teşebbüsü besleyici, teşvik edici ve koruyucu yol izlemesidir. Devlet bu işi iki değişik yollardan yapmıştır. a. İşçilerin grev hakkını kaldırmış, işçi ve işveren ilişkita rinde kuvvet tamamen işveren lehine olduğu için is oyes mazlığı söz konusu olmamıştır. b. Özel teşebbüs mamullerini devlete satabilecektir. c. Kar getirmeyen, özel teşebbüse ait kurum ve şirketler devlete devredilebilecektir. d. gerekli malları ithal için devlet her türlü yardımı yapacaktır. Bu anlayışla yürütülen savaş politikası kıtlık ve enflan yonla birlikte tüccar ve ağanın zenginleşmesine yol açmıştır... Nihayet savaş dönemini açlık ve sefaleti köylülerden gelen tepkiler devleti toprak reformu yapmaya itmiştir. Fakat bu gi rişim toprak ağaları ve onların destekçisi tüccarlar tarafından engellenmiştir. Toprak reformunu engelleyenlerin başında İş Bankasının başı Celal Bayar ve Aydın'lı toprak ağası Adnan Menderes gelmektedir. 1945 yılında Birleşmiş Milletler anayasası imzalanmış, çok partili rejime geçilmiş ve işçilere kısmi demokratik haklar tanınmıştır. Birleşmiş Milletler'e girdikten sonra Truman Doktrini vasıtasıyla Türkiye yardım istemiştir. Fakat o günün Amerika’sında Türkiye aleyhinde şiddetli bir propaganda vardır. Bilhassa Ermenilerin başını çektiği ve kışkırttığı çevreler Amerika'nın Türkiye'ye yardım etmesini engellemişlerdir. Böyle bir ortamda halk su sözlerle kandırılıyordu: "Sovyetler ülkemiz üzerinde ciddi tehlike durumuna geldi ve bizden boğazları istiyordu ve demokrasiyi kurtarmak için Amerika ile iktisadi ilişkilere girilmiştir." şunu bilmek gere kir; o sırada Sovyetlerin Türkiye için cidden tehlike teşkil ettiğini söylemek savaş sonrası söylenen yalanlar açısından normaldi. Hâlbuki Sovyetler yurdu istila edecek dedikleri zaman İran'ı istila eden Kızıl Ordu geri çekiliyordu ve Sovvetler savaşı bütün yıkıntıları içinde yıpranmış ve 20 milyon insanı ölmüştür. 1947-1971 dönemi Amerikan emperyalizminin Türkive'ye giriş ve gelişme devresidir. Kurtuluş savaşında milvonların canı ve kanı pahasına kazanılan bağımsızlığımız adım adım çiğnenmiştir. Syf. 231.232.233
Sayfa 231 - HERDEMKitabı okudu
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.