Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Olduğu yerde aniden durunca arkasından gelen ve cep telefonuyla konuşan uzun boylu adam Caine’ye çarptı. Caine öne doğru sendeledi ve elindeki kahveyi düşürdü. Devanası kılıklı zenci bir kadına çarpınca, onun mavi bir elbise giydiğinin ve elinde iki alışveriş torbası olduğunun farkına vardı. Kadın sola doğru kaçmaya çalıştı, ama dengesini kaybedince torbaları yere düştü. Elma ve portakallar kaldırımda yuvarlanmaya başladı. Dökülen meyveler daha da fazla zarara yol açtı. Beyaz, dar, kısa bir ceket giymiş olan kel bir adam elindeki frapuçinoyu istemeden parlak, sarı bir bluz giyen yaşlıca kadının üstüne döktü. Mor etekli esmer bir kadın da düşüp iki tırnağını kırdı. İri yarı bir inşaat işçisi, şık giyimli bir iş adamının ayağına alet kutusunu düşürünce adamın Gucci marka ayakkabılarını berbat etmekle kalmayıp, bir de ayak başparmağını kırdı. Bu değişiklikler başka değişiklikleri de getirecekti. Caine bunları gözünde canlandırdı, sanki bir göle bir taş atmıştı ve genişleyen daireleri izliyordu. Tam olarak ne olduğunu bilmiyorsa da bir şeylerin yanlış olduğunun farkındaydı. Sonra birden farkına vardı. Aslında bunların hiçbirinin olmaması gerekiyordu. Kel adamın aslında spor yapmaya gidip, ilk başta arkadaşı sonra da sevgilisi olacak biriyle tanışması gerekiyordu. İnşaat işçisinin ikinci bir oğlu olmalıydı, ama tazminat davası açılınca strese girecek ve evliliği de bitecekti. İş adamının iki ay içinde ölmesi gerekiyordu, ama hastaneye gittiğinde doktor kalp ritmindeki bir bozukluğu tespit edecekti. Kalbinden rahatsızlanmasını önlemek için onu hemen bir ameliyata alacaklardı ve ölümcül bir kalp krizi geçirmeyecekti. Yaşlı kadının metroya giderken düşüp kalçasını kırması gerekiyordu, ama şimdi hiçbir şey olmayacaktı. Esmer kadın da terfi etmesine yarayacak iş yemeğine katılamayacaktı.
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.