Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

194 syf.
1/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
5-A sınıfından Şükrü Erbaş, şiirlerini okumak üzere kürsüye lütfen!
Aklım almıyor. Sekiz sene boyunca nasıl tekdüze ve böyle birbirinin aynısı şiir yazmayı başarabildi? Aklım almıyor. Yahu adam! Hiç mi okumadın yazdıklarını? İçimden bunlara şiir diyesim de gelmiyor. Şimdi bunlara ilk şiirleri diyorlar, normaldir diyorlar. Ama normal değil. Koskaca sekiz yıl be adam! Daracık kelime haznesiyle yazılmış, boş laf çorbasından başka hiçbir şey değil bunlar. Okurken sabrettim sadece. Şiirlerde geçen “aynı” kelimleri işaretlemekten kalemim de, ruhum da sıkıldı. Bütün kitabı karaladım. Önce daha ne kadar daha devam edecek aynı kelimelerle, aynı boş sözlerle sayfaları doldurması diye bekledim. 194. sayfaya geldiğimde, kitabın sonuna geldiğimde bitti. İyi ki bitti. Şiir bu mu? Birçok şiir kitabında yazılmış, birbirine benzer cümleler sürüsü sadece. Zekice yazılmamış, yazılmak için yazılmış. Şiirde kelime oyunu dedikleri şeyi “derin, hüzün, akşam,ince,yürek,zaman…” kelimelerini kullanarak elde edeceğini sanmış. Umarım ileriki yaşlarında yanıldığını anlamıştır. “Sanırsam yazar da hissedememiş yazdıklarını, acısını çekmemiş şiirin” derken karşıma çıkan “Şiir Ağrısı” şiiri sadece güldürdü. Öylesine bir yerde sadece bir şiirine denk gelsem ilk yıllarına verir, şiir olduğuna inanırdım. Bazı “şiirleri” kişisel gelişim kitaplardan alınmış düzyazılara benziyor. Çoğu şiirin sonunu yazıp yazıp umuda-kurtuluşa bağlaması da cabası. Kitabın bütün kelime kapasitesini 81. sayfasında rahatça bulacaksınız. “Süzme bal kıvamında, akarsu arılığında, yağmur duruluğunda, yıkanmış ten kokusunda, taze toprak diriliğinde, ilkyaz yeli serinliğinde, yaz güneşi yakıcılığında, köpüren süt uçuculuğunda, düş tadında, gülüş aydınlığında, gece gizeminde, iç sızısında, umut yoğunluğunda, içtenlik inceliğinde, bıçak keskinliğinde, güvercin uçuşunda, yıldız uzaklığında, dokunuş yakınlığında... ne varsa kısaca, insan yüreğine heyecan veren ve o denli kısa olan; öylesine alıp götüren bir ışık çizgisisin, belli belirsiz, bir görüp bir yitirdiğim; bu kara günlerimin ortasına çiy taneleri gibi serin, düşüp düşüp uçuveren, gerçeğin can bunaltan sarı sıcağıyla.. Katlansam kalbim, uysam aklım dayanmıyor bu çizginin çağrısına…” “Şair”imiz her şeyi süslemek zorunda hissediyor. Fakat şiir her kelimeyi abartarak süslemek mi demek? Veyahut da “toprak, emek, kent, anne, çocuk” sözlerini kullanarak özgün şiirler, memleket-vatan şiirleri yaratabileceğini sanıyor. Tek bir kerecik adam, bir kerecik okusaydın ya kitabı baştan sona? Bütün kitapta bir sayfa, yanındaki sayfanın başka bir kopyası. Ama bunca şeye rağmen farklı kombinasyonlar oluşturması da bir onur(!). Kısacası bunları yazarken ve tekrar “aynı” şeylere maruz kalmaktan içime fenalık geldi. Yine de önyargılarımı kırmak için son yıllarda yazdığı şiirlere göz atacağım. Umarım o zaman beyefendinin gerçekten bir şair olduğuna inanabilirim. Sonuç itibariyle bu kitabı yayınlayıp yayınlamaması kendisine kalmış bir şey. Fakat beni tatmin etmedi, aksine çıldırttı. Okumak isteyen arkadaşlara bol sabırlar diliyorum. ŞİMDİ 5-A SINIFINDAN ŞÜKRÜ ERBAŞ’I KÜRSÜDEN ALALIM!
Bütün Şiirleri 1
Bütün Şiirleri 1Şükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20208,1bin okunma
·
88 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.