Malatya, kurulmuş bir kazan gibi kaynıyordu. Altına sürekli odun, kömür konuluyor, benzin dökülüyor, kor hale gelmiş kazan, dokunanın elini yakıyor, kıyısından köşesinden geçenlerin üzerine kaynar sular, kıvılcımlar sıçratıyor, olmadık zamanlarda olmadık kişileri yakıyordu. Alevi-Sünni ayrımının yaşandığı şehir şimdi köyleri, mezraları, kasabaları, mahalleleriyle sağcılar ve solcular olarak ikiye bölünmüş, herkes kendi keskin köşesine çekilmişti. Artık diş bilemeler bitmiş, cinayetler başlamıştı.