Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

277 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
72 günde okudu
Ümit Yaşar, ruhuma dokunan adam!!
•Ümit Yaşar Oğuzcan Kimdir? Ümit Yaşar 22 Ağustos 1926’da Tarsus’ta, Güzide Hanım ve Memur Lütfü Bey’in oğlu olarak dünyaya geldi. Akdeniz’in sıcaklığında doğmuştu.O her zaman hayatını doldurması gereken bir çile olarak gördü. Çünkü çocukluğu kazalarla ve sakatlıklarla geçti. 3 yaşına kadar aslında her şey normaldi. 3 yaşında ayağını kırdığında zincirleme bir süreci de başlatmış olduğunun kimse farkında değildi. •Oğlunun gözünden ,Lütfi'nin gözünden, Ümit Yaşar kimdir? Kendini aşka adamış, aşka tapmış bir adamın bir araya gelemeyeceğini bildiği bir kadına sevgisini, ikilemlerin yarattığı acılarını, düşlerini dile getirişinin ürünüdür bu kitap. Tabii yazan babam olduğu için "bir kadın" ifadesi gerçeği yansıt- mıyor. Bu yazılanlar kadınlara yazılmışlardır. Sevenin sevilene dil döküşüdür bu mektuplar... Babam kendi oluşturduğu "Bütün Eserleri"nde "Mihriban'a Mektuplar"a yer vermemiş ve adeta onun varlığını yok saymıştır. Nedenini bilemediğim bu durumu görmezden gele- medim ve kendisini de tanıdığım Mihriban'a ben yer verdim. Çünkü babamın yazdığı bütün mektuplar aslında hâlâ sahibini arıyor... •Ümit Yaşar Hakkında Kendi Yorumum; İlk olarak değinmeden geçemedim bir üslubu var,bu kadar naif bu kadar dokunaklı kelimeleri nerden buluyor ,bunları dizeler haline nasıl getiriyor aklım almıyor.Usta bir şair.Eserleri beni çok derinden etkiledi.Aşina olmadığım hisleri hissettirdi.Aşk bir delilik midir? diye sorgulattı.Aşk'ın birden çok tanımını öğretti.Seni seviyorum demeden "seni seviyorum " demeyi öğretti .Bazen kendi kendime "keşke Ümit Yaşar'ı gerçek hayatta tanısaydım "diyorum. Çok üzülüyorum Ümit Yaşar'a yalnızlığı bütün hücrelerinde hissetmiş olmasına.Çaresizlik ile defalarca yüzleşmiş olmasına...Bu durumu kendisi Hüzün Şarkıları 12.Bölümünde şöyle dile getirmiş "Bu yükü sonsuza kadar taşıyacak, bu çileyi sonuna kadar çekeceğim. Kadere isyan etmenin ne faydası var? Kendime ördüğüm bu dört duvar arasında zehir bir yalnızlığı içeceğim yudum yudum. Ne kadar yumruklasam o taş duvarlar yıkılmayacak, kimse duymayacak sesimi.Meğer çaresizliklerin en korkuncu, çaresizlikleri olduğu gibi kabullenmekmiş!"Nasıl bir acı içinde olduğunu tahmin etmek gerçekten çok zorlu.Sürekli uçsuz bucaksız bir aşk diyarında gibi gözüksede 24 kez intihara kalkışması onun ruhunun ne kadar gizemli olduğunu hatırlatıyor bana.Aslında şiirlerinde, nesirlerinde,mektuplarında sadece aşktan bahsetmediğini anlıyorum.Özellikle oğlu Vedat ile yaşadığı acı gerçek,Ümit Yaşar'ı daha melankolik yaptığı aşikar.Bu olayı kısaca anlatmak istiyorum.(Çünkü Ümit Yaşar ile tanışma hikayem bu olaylarla doğrudan bağlantılı.Onun ölüm ve aşk takıntısı bende merak uyandırdı.) Ümit Yaşar, mükemmel bir baba olmasa da büyük bir etkisi vardı oğlunun üzerinde. Vedat hep babasını örnek almıştı.Şiirler yazmaya çalışmıştı,ama başarılı olamamıştı,geriye babasının da yaptığı ve  ondan daha iyi yapacağına emin olduğu tek şey kalmıştı, ölüm.Vedat Oğuzcan 17 yaşında olduğu sıralarda Galata Kulesi'ne çıkarak kendini ölümün kollarına bıraktı. Ümit Yaşar'ın başarısız 24 intihar girişimine karşın oğlu ilk denemede ölmeyi başardı. Bu ölümü en çarpıcı kılansa öldüğünde elinde olduğu iddia edilen "Baba öyle intihar edilmez,böyle edilir"notuydu. Acı ile kendini besleyen Ümit Yaşar Vedat'ın ardından Galata Kulesi adlı şiirini yazdı. Şiiri okudukça gerçekten karamsar hissediyorum ve 17 yaşında gençliğinin baharında olan Vedat için derin üzüntü duyuyorum. GALATA KULESİ Pırıl pırıl bir yaz günüydü  Aydınlıktı, güzeldi dünya   Bir adam düştü o gün Galata Kulesi’nden   Kendini bir anda bıraktı boşluğa   Ömrünün baharında   Bütün umutlarıyla birlikte   Paramparça oldu   Bir adam benim oğlumdu...      Gencecikti Vedat  Işıl ışıldı gözleri   İçi   Bütün insanlar için sevgiyle doluydu   Çıktı apansız o dönülmez yolculuğa   Kendini bir anda bıraktı boşluğa   Söndü güneş, karardı yeryüzü bütün   Zaman durdu  Bir adam düştü  Galata Kulesi’nden   Bu adam benim oğlumdu      “Açarken ufkunda güller alevden”   Çıktı, her günkü gibi gülerek evden   Kimseye belli etmedi içindeki yangını   Yürüdü, kendinden emin   Sonsuzluğa doğru   Galata Kulesi’nde bekliyordu ecel   Bir fincan kahve, bir kadeh konyak   Ölüm yolcusunun son arzusu buydu   Bir adam düştü  Galata Kulesi’nden   Bu adam benim oğlumdu      Küçüktü bir zaman   Kucağıma alır ninniler söylerdim ona   “Uyu oğlum, uyu oğlum, ninni”   Bir daha uyanmamak üzere uyudu Vedat      6 Haziran 1973   Galata Kulesi’nden bir adam attı kendini   Bu nankör insanlara   bu kalleş dünyaya inat   Şimdi yine bir ninni söylüyorum ona   “Uyan oğlum, uyan oğlum, uyan Vedat”...    Ve ne yazıktır ki ölümünde "Ümit Yaşar'ın" doğrudan etkisi olduğunu düşünüyorum. •Kitaba gelirsek ; Kitabı yakalaşık 3 ay sonunda bitirebildim.Bana kalırsa bir solukta okunup bitirilebilecek bir kitap fakat anlaya anlaya ve kahvemi yudumlarken okumak bana daha hissiyatlı geldi.Kitap çok yoğun hislerle yazılmış bir aşk kitabı.İçinde nesirler ve mektuplar var .3 Bölümden oluşuyor ;iki kişiye bir dünya,karanlığın gözleri,sahibini arayan mektuplar. Sahibini arayan mektuplar kendi içinde 4 bölüme ayrılıyor. Kitapta o kadar yoğun duygulardan bahsediyor ki ,insan kendi kendine "bu kadarı da olur mu ?" diyor .Örnek vermek gerekirse Senden Seninle Senin İçin bölümünden "Senin için. Bir adam en güzel misralarını yazıyor. Senin için. Senin için bu şiirler, bu şarkılar. Senin için ses veriyor piyano tuşları, keman telleri. Senfoniler senin için, konçertolar senin için. Eller senin için yontuyor taşları, eller senin için tuvale uzanıyor, senin için çalıyor eller, senin için yazıyor. Senin için yine bir şey yapılmış sayılamaz, her şey yapılır da... . Senin için yaşamıyorsam, yaşamak, benden uzak olsun. Senin için ölemeyeceksem, ölüm uğramasın kapıma. Senden her şeyimle, seninle her yerde, senin için her zaman. ︎Ümit yaşarın gerçek bir aşk şairi olduğunu konusunda bir çok insanla hemfikir olduğumu düşünüyorum.Fakat naçizane bir görüşüm var ki o da ,aşktan bahsederken hem çok durağan hem çok heyecanlı.Sanki bu yaşadığı duygular ona yapışıp kalmış gibi.Sanki kendini konfor alanını acı ile döşemiş gibi.Ben okurken bir çok yerde böyle hissettim .Duyguların gerçekliğini asla sorgulamıyorum. Elbette gerçek ve çok yoğun olduğunu hissedebiliyorum fakat bu hissin onu ele geçirdiğini ve belli bir noktadan sonra zarar verdiğini düşünüyorum,Ümit Yaşar'ın da bu duyguya teslim olduğunu ve yaşadığı acıdan zevk aldığını düşünüyorum.Kitaba gerçekten hayran kaldım ve bağımlısı oldum.Bu kadar ustaca bir şairle tanıştığım için çok mutlu hissediyorum. •Sevdiğim bir kaç alıntı ; ●Sahibini arayan mektuplar -Önsöz "Sahibini Arayan Mektuplar'ı okuyanlar, sahipsiz bir mektup olmanın o büyük acısını acaba duyacaklar mı? Bu mektuplar; sırlarını, hüzünlerini, yalnızlıklarını söyle- yecekler mi onlara? Kim bilir? Ben bu kitabı yazarken daha çok yıllardır mektup bekleyen insanları, postacının her geçişinde "mektup var mı?" diye so- ran ve daima "yok" cevabını alan insanları düşündüm. Sevdik- lerinden gelecek bir tek mektupla ömürleri boyunca avunacak o yalnız insanları. Bitirdiğim zaman kendi kendime sordum: Bu mektupları kime gönderecektim? Zarfın üzerine hangi birinin adını yazacaktım? Dünyada yalnız insan o kadar çoktu ki! Onun için bu kitabın adını SAHİBİNİ ARAYAN MEKTUPLAR koyuyor, onu bütün sevenlere ve yalnızlara armağan" ●On Yedinci Mektup"Soruyorum,susuyorsun. Ben sükûtun bu kadar anlamlı ol- duğunu bilmezdim. Bütün sorularımın cevabını bir bakışla veriyorsun, kâh bir gülüşle. Zaman zaman gözlerinin için- de eriyip kaybolduğumu hissediyorum." ●Yirmi Beşinci Mektup -son mektup "Unutma; seni sevdiğim için ölebilirdim, seni sevdiğim için yaşayacağım. Biraz sonra mektuplarınla resimlerini tutuşturacak bir kibrit çöpü gibi çekiliyorum hayatından. Her şeyiyle onu sana bırakıyorum. Hayatın senin olsun, istersen hayatım da. Ama sen kendinin bile olamayacaksın artık... Ben yaşadıkça, adım söylendikçe... Seni bensizliğe ve kendimi sana mahkûm ediyorum." ●Seninle kardeş Değiliz "Gitmek mümkün olsa da gitsem uzaklara Sevmesem seni bir daha Paramparça etsem yüreğimi cam gibi Savursam küllerini karlı dağlardan açık denizlerden Yine seni severdim toz toz Yine sana tapardım küllerimin ağırlığınca" ●Dördüncü Mektup"Senden hiç ayrılmamak vardı. Zamanı durdurmak, bütün saatleri parçalamak vardı. İsyan içindeydim. Neydi bu çaresizlik? Bizi çepçevre saran bu dört duvar neydi? Bir ara Tanrı'yı düşündüm, peygamberleri, dinleri, kitapları düşündüm. Boş inançlarımız mıydı çaresizliği yaratan? O bizim eserimiz miydi? Öyleyse neden bizden büyüktü, güçlüydü? Bunca yıl neyi aramış, kimi özlemiştim? Mademki benim olmayacaktın neden seni karşıma çıkardılar? Kim yaptı buna? Bu kötülükler kimin eseri?" ●Uzak Yalnızlık "İlk defa senin yanında yalnız değilim. Oysa her yerde, her zaman yalnız olmaya öylesine alışmıştım ki! Nereye gitsem, yalnızlığım benden önce gitmiş olurdu oraya." Kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ederim ,sağlıkla kalın!!
Aşka Dair Nesirler
Aşka Dair NesirlerÜmit Yaşar Oğuzcan · Everest Yayınları · 20216,9bin okunma
·
285 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.