Daha önce Bütün Günlerin Akşamı adlı romanını okuyup beğendiğim Jenny Erpenbeck 'in ilk romanı Gölün Sırrı. Almanya'da bir göl kenarına inşa edilmiş bir evden yola çıkarak tarihi, politik ve insanı bir sorgulama yapıyor, Erpenbeck. Kelimeleri çok idareli kullanmış bu küçük romanda. Ancak vurucu ,anlatmak istediğini fazlasıyla veren bir anlatım söz konusu. Birinci Dünya Savaşı, Ikıncı Dünya Savaşı, Yahudi soykırımı, Rus işgali, Berlin Duvarı, mültecilik tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş sürecinde ev oldugu yerde kalir,sadece yasayanlar değişir. Doğa binlerce yıl olduğu gibi aynı devinimine devam eder. Insan geçer, doğa kalır. Kitap bahçıvan başlıklı ana bölüm ve diğer yan bölümlerden oluşuyor. Özellikle bahçıvan bölümlerini çok sevdim. Onu kafamda doğa ana gibi tasvir ettim. Kitapta geçen bir cümlede " Evimiz, vücudumuzdaki etten ve elbiselerimizden sonra gelen üçüncü bir ten gibidir." der. Sonra buna vatani da ekler. Ama baktığımızda vatan,toprak aynı yerde durur,sadece üstünde yaşayanlar değişir. Bu kadar aidiyet duygusu geliştirmek yanlış geliyor. Bir deprem ,bir savaş, zorunlu göç ne vatan bırakıyor ne de toprak

Gölün SırrıJenny Erpenbeck · Can Yayınları · 2022166 okunma

·

158 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Nazan Türk