Gönderi

“İki kişinin bile üzerinde anlaşmazlığa düşmeyeceği apa- çık gerçek, kişileri okumaya sevk eden faktörün öğrenme me- rakı olmasıdır. Okumak için eline bir kitap ya da dergi alan kişiyi bu eyleme sevk eden şey, öğrenme isteğidir; haberlerin arkasındaki gerçeği, haberlerin içerdiği bilgi ve gerçekleri öğ- renme isteği... Buna karşın akıllı bir kişinin, okudukları üze- rinde aklını kullanmaksızın veya okuduğu şeylerin anlamını düşünmeksizin diliyle ya da gözü ile okuması mümkün değil- dir! Bunu yapabildiğini söyleyen bir kişiyi hayal ediniz... Onun hakkında neler söylersiniz? O kişi hakkında ne tür bir değerlendirmede bulunursunuz? Bu kişinin sıra dışı bir kişi ol- duğunu söylemek uygun olmaz mı? Mezhepleri ve dinleri fark- lı olmasına rağmen insanlar, okuma kavramının bu apaçık an- lamı üzerinde her yüzyılda görüş birliği içerisinde olmuşlardır. Bir kişi ancak bir şeyler öğrenmek amacı ile okuma eylemini gerçekleştirir. Bu kural, dünya üzerinde mevcut bütün dergi, kitap ve gazeteler için geçerlidir. Sadece bir tek kitapla zikret- tiğimiz türden bir ilişki içine girilmemektedir. Pek çok insan yalnızca bir tek kitapla çok tuhaf bir ilişki içine girmiş bulunmaktadır. Onlar sadece bir tek kitabı sırf “okumuş olmak için” okumaktadırlar. Diğer bir deyişle yalnızca okumaktadır- lar! Okuma esnasında okuduklarının anlamını –genel olarak– kavrama konusunda akıllarını yormamaktadırlar. Bu kitabı okumada yarışmaktadırlar (bu ayda kaç hatim indireceksin diye!) ve bu eylemi gerçekleştirirken kendilerinde herhangi bir eksiklik görmemektedirler...”
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.