Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

500 syf.
9/10 puan verdi
Ebeveynler, çocuklar, takıntı, intikam, nefret...
(Spoiler içermeyen kısım) ''Stockholm Sendromu'' insanın; kendisini kaçıran, baskılayan, ezen kişiye karşı sevgi ve sempati beslemesidir. Kitabımızda tüm baskı ve nefrete rağmen ona zulmeden kişiye sevgi besleyen bir karakterimiz bulunuyor. Bunun yanında saplantılı ama mantıklı bir aşık, saplantılı ve mantık dışı aşık, baskın adam, baskın kadın, çekinik adam, çekinik kadın, efendiler, uşaklar, çocuklar ve olaylara objektif şekilde bakan bir karakter de... Kitabın okunmasını tavsiye ederim. Bolca acı, şiddet, gözyaşı barındıran bu kitap bize ince düşünülmüş, derin psikolojik çözümlemeler sunuyor. (Spoiler içeren kısım) Öncelikle Heathcliff denilen, evlat edinilmiş çocuk üvey kardeşlerinden farklı muamele görüp ezilmesiyle bir intikam yemininin içine düşüyor. Gerçekten çok öfkelendiğim, bir kaşık suda boğmak istediğim nadir karakterlerden birisi. Kendinden tek bir feragat vermeyip her şeyi darmaduman eden ardından da hiçbir şey yokmuş gibi geberip giden bir karaktersiz. Bu karakter bize intikam duygusunun hayatı ve hayatları nasıl mahvettiğine dair güzel bir örnek. Heathcliff'e aşık fakat onun Uğultulu Tepeler'i terk etmesiyle mantık evliliği yapan Catherine ise nisbeten daha az gıcık bir karakter. Her şeye rağmen aşkı, mantığının önüne geçtiği için kaderin sert yumruklarına karşı koyamıyor. Öte yandan İsabella karakteri, ona daha ilk anda kötülük yapmaya başlayan psikopat Heathcliff'e karşı bir Stockholm Sendromu içerisine giriyor. Neyse ki daha sonradan bu herifin elinden kurtulması yüreğime bir miktar su serpti. Edgar Linton ise gayet mantıklı bir insan fakat kesin ve net düşmanına bir türlü fiziksel bir zarar vermiyor. Maalesef bazı suçların cezası işlenmeden kesilmelidir. Tüm bu hasta ruhların içerisindeki en mantıklı kişi ise Nelly karakteri. Ne yazık ki bir uşak olduğu için çok fazla yetkiye sahip değil ve çoğu zaman ortaya çıkan şiddetten nasibini alıyor. Kanunların işlemediği, insanların hak ettiği cezaları almadığı, şehirden uzak bu Uğultulu Tepeler denen lanetli yerde umarım kimse yaşamak zorunda kalmaz. Aslında kitap mekan bakımından bize dört duvarlı bir ev içerisinde ne gibi dramaların, ne gibi insanlık suçlarının işlenebileceği hakkında güzel bir duyarlılık kazandırıyor. Belki komşumuz belki arkadaşımız bu gibi evlerin içerisinde hayat mücadelesi veriyor olabilir. Ve elbette ebeveynlik yapmak doğuştan gelen bir hak değil, kazanılmış bir edinim olmalıdır. Yoksa bu dünyada ne ruh hastası anne-baba biter ne de onların yetiştireceği potansiyel katiller...
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Martı Yayınları · 201242bin okunma
··
2.405 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.