Maddi kainatta hiçbir şey insanın içindeki büyük boşluğu, sonsuz iştiyakı doyurmuyor. Alain'in deyimi ile, büyük ve muhteşem sarayının ortasında kralın cam sıkılıyor. Ve kral gönlünü eğlendirmek için ziyafetler tertip ediyor, sürekli avlarına çıkıyor, içiyor, insanları soytarı haline getiriyor. Bunlar da deli gönlünü oyalamazsa harb açıyor. Kahveden kahveye, sinemadan sinemaya, caddeden caddeye, komşudan komşuya, beldeden beldeye dolaşan, bu kainat sarayının taçsız hünkarları sizin de canınız sıkılmıyor mu? Siz de içden içe bu madde aleminden nefret etmiyor musunuz? Siz de ebedi sevgiliye:
. Bana seni gerek seni diye haykırmıyor musunuz?