Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

275 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Akıllıca üst üste bindirilmiş metinler ve birbirini çağrıştıran kahramanlar ile iki farklı yüzyılda paralel ilerleyen, son derece gizemli, postmodern bir dedektiflik öyküsü bu. Okuması keyifli mi, bence tartışılır, ancak edebi anlamda başarılı kurgusu, dozu kontrollü olarak arttırılan gerilimi, derinliği ve dile hakimiyeti ile okuyucuyu kendine hayran bırakan bir metin var karşımızda… Ackroyd’un hayranlığını sık sık paylaştığı Londra’da geçiyor roman. Büyük Londra yangınından sonra hasar görmüş 7 kiliseyi tekrar inşa görevi gizemli kahramanımız mimar Nicholas Dyer’a verilir. Bu dünyadan ziyade ölümden sonrası ile ilgilenen, sorularına cevaplar arayan ve Tanrının evinin ayakta kalması için ölülere ihtiyacı olduğuna inanan Dyer, her kilisesi için birer kurban seçecektir. Romana ismini veren diğer kahraman, polis dedektifi Hawksmoor ise 1980lerde, aynı kiliselerde peşi sıra ortaya çıkan çocuk cinayetlerini çözmeye çalışmaktadır. Ackroyd birbirinden farklı zamanlarda ama birbirini tamamlayarak ilerleyen bu iki gizemli hikayeyi zekice, birbirine sarmalayarak anlatır. Gerilimin kademeli olarak başarılı şekilde yükseltildiği, kahramanların aynadaki yansımaları gibi birbirini tamamladığı bu karanlık dedektif romanında, hem kahramanların içindeki, hem de Tanrının evindeki şeytanın peşine düşer. Kahramanların şeytana taptıkları kesin olarak söylenemez belki; velakin Tanrıya ulaşmak için kurban vermek gerektiği inancı da bir nevi şeytanla anlaşma değil midir? Ackroyd metinleri zekice üst üste bindirir. Aradan geçen 200 yıla rağmen olaylar, karakterler ve hatta isimler birbirlerini, sanki bir bulmacanın parçalarıymışçasına tamamlar. Eh, Londra da pek değişmediğinden, mekanı tariflerken de zorlanmaz yazarımız. Mimarlık tarihine ve Londra’nın tarihine yönelik hayranlık uyandıran birikimini okuyucusuna sergilemeyi sevdiğini de bolca hissettirir. Yine de okuması bence zor bir roman Hawksmoor. Ackroyd’u bu ikinci okuyuşum, yakın zamanda Charlie Chaplin’in biyografisini de onun kaleminden okumuştum ve yine aynı huzursuzluğu, aynı şekilde hissettim: Muazzam birikimini, derin araştırmalarını ve güçlü kalemini mutlaka sergilemek istiyor bence Ackroyd. Bunu okuyucusunu düşünerek değil, kendisi için, takdir edilmek için yapıyor. Ve tam da bu yüzden bazen akıcılığını yitiriyor ve okucuyu zorluyor. Değer mi? Bence değer, evet. Yine de Hawksmoor’u okumayı düşünenlere bunu daha rahat, sakin, zaman ayırabilecekleri bir dönemde yapmalarını tavsiye ederim.
Hawksmoor
HawksmoorPeter Ackroyd · Yapı Kredi Yayınları · 200619 okunma
··
228 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.