Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Hastalığın üniversite öğrencisindeki en vahim biçimi, genç adamin her yaptığında kendini belli eden o güçsüzlük, o "ruh bitkinliği"dir.' Fazladan saatlerce uyur, uyuşuk, gevşek, umursamaz bir şekilde kalkar, yavaş yavaş, esneyerek temizlenmeye girişir ve bu işlem strasında hatırı sayılır bir zaman kaybeder. Keyfi hiç yerinde değildir, hiçbir çalışmaya istek duymaz. Her șeyi "soğukça, üzüntüyle, gevşek gevşek" yapar. Tembelliği yüzüne bile yansır: Uyuşsukluğu yüzünden okunur; dalgın görünür, hem laçka hem de kaygılıdır. Hareketlerinde güç, kesinlik görünmez. Oğleden önceyi harcadiktan sonra öğle yemeğine gider, kahveye uğrayıp gazeteleri küçük ilanlarına varıncaya kadar okur, çünkü bu iş insanı çaba gerektirmeden oyalar. Gerçi öğleden sonra gücünü biraz toparlar ama bu gücü de sohbetle, kısır tartışmalarla ve özellikle de onu bunu çekiştirerek harcar (çünkü her tembel aynı zamanda kıskançtır):Siyasetçiler, edebiyatçılar, öğretmenler, hepsi eleştirilerden payına düşeni alır. Akşam bahtsız genç bir gün öncesinden daha da mutsuz bir şekilde umutsuzluk içinde yatar -çün- kü çalışırken taşıdığı bu güçsüzlük, çoğunlukla eğlencede de yakasını bırakmaz: Ama zahmetsiz keyif yoktur,her mutluluk biraz çaba gerektirir. Okunacak bir kitap, gezile-cek bir müze, ormanda yapılacak bir gezinti, bunlar adım atılmasını gerektiren keyiflerdir, etkin zevklerdir. Diğer yandan etkin zevkler sonsuzca ve istendikçe yenilenebilecek, yegâne geçerli zevkler olduklar için, tembel insan kişinin kendine reva görebileceği en boş hayat yaşar. Tembeller avuçlarını kapatmadıkları için zevklerin parmaklarının arasından kayıp gitmesine göz yumarlar.
Sayfa 6
·
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.