Gönderi

Yedinci Nükte:
Kur'ân-ı Hakîm'in –nass-ı hadîs ile– herbir harfinin on sevabı var; on hasene sayılır, on meyve-i Cennet getirir. Ramazân-ı Şerif'te herbir harfin, on değil bin ve Âyetü'l-Kürsî gibi âyetlerin herbir harfi binler; ve Ramazân-ı Şerif'in Cumalarında daha ziyâdedir. Ve Leyle-i Kadir'de otuzbin hasene sayılır. Evet, herbir harfi otuzbin bâki meyveler veren Kur'ân-ı Hakîm, öyle bir nuranî şecere-i tûbâ hükmüne geçiyor ki; milyonlarla o bâki meyveleri, Ramazân-ı Şerif'te mü'minlere kazandırır. İşte gel; bu kudsî, ebedî, kârlı ticarete bak, seyret ve düşün ki: Bu hurûfâtın kıymetini takdir etmeyenler ne derece hadsiz bir hasârette olduğunu anla... İşte Ramazân-ı Şerif, âdeta bir âhiret ticareti için gayet kârlı bir meşher, bir pazardır. Ve uhrevî hasılât için, gayet münbit bir zemindir. Ve neşvünemâ-i a'mâl için, bahardaki mâ-i Nisandır. Saltanât-ı Rubûbiyet-i İlâhiyeye karşı ubûdiyet-i beşeriyenin resm-i geçit yapmasına en parlak, kudsî bir bayram hükmündedir. Ve öyle olduğundan, yemek-içmek gibi nefsin gafletle hayvanî hâcâtına ve mâlâyâni ve hevâperestâne müştehiyâta girmemek için oruçla mükellef olmuş. Güya muvakkaten hayvaniyetten çıkıp melekiyet vaziyetine, veyahut âhiret ticaretine girdiği için, dünyevî hâcâtını muvakkaten bırakmakla, uhrevî bir adam ve tecessüden tezâhür etmiş bir ruh vaziyetine girerek; savmı ile, Samediyet'e bir nev'i âyinedarlık etmektir.
Sayfa 13 - RNK YAYINEVİ
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.