Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bu dördünün dışında bir rastlantı daha vardır ruhuma değen: Rastlantı mı? Ağzımdan herhangi bir saçmalık çıkmasın da, haysiyeti incinmesin diye titreyen korkak aklım, yorumlamaktan aciz olduğu her şeye korkakça, ihtiyatlı bir genelleme ile, bir niteleme yakıştırır. Dört yaşımda ya vardım ya yoktum, babam, bir yılbaşı günü, dönen bir yerküreyle bir kanaryayı, Girit'te bizim deyimimizle "kutlama", yani armağan olarak bana vermişti. Ben odanın kapı ve pencerelerini kapatıyor, kafesi açıyor ve kuşu serbest bırakıyordum; o da kürenin üstüne konarak ötmeye alışmıştı. Zaman zaman soluğumu tutar, onu dinlerdim. Bana öyle geliyor ki bu olay, üzerimde daha sonra okuduğum bütün kitaplarla tanıdığım bütün insanlardan daha büyük bir etki yapmıştı. Dünya yıllar yılı dolaşıp her şeylere hoş geldin ve güle güle derken, kafamın yerküresi olduğunu ve beynimin tepesinde bir kanaryanın oturup şakıdığını hissederdim. Çocukluğuma böylesi önem vermemin nedeni anılarımın büyüleyici olması değil, çocukluk çağlarındaki görünürde önemsiz olan bir olayın dahi, tıpkı düşlerde olduğu gibi, ruhun gerçek, maskesiz yüzünü her tür psikanalizden daha doğru yansıtmasıdır. Ve çocukluk çağında ya da düşteki şeyler çok basit oldukları için, en karmaşık iç zenginlik bile bütün fazlalıklardan arınır ve sadece özü kalır.
Sayfa 66
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.