Se-lam Kör kuyu, suyu çekilmiş derin kuyuyu gözlerimize zihnimizden yansıtırken nasıl olur da içinden çıkılmayan duruma gelir konu? Sanırım o kuyudaysanız. Yaşamın gizi olan su kavramı, aslında bir insanın, toplumun ya da dünyanın temeli değil midir? Susuzluk, hayatsızlık ya da kayıtsızlık mı? Benim bu hikayeyle söyleyebileceğim "Suyu çekilmiş kuyudan yaş yerine taş akar..." olacaktır. Temsilleri kuvvetli bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yaşın taşa dönüşmesi duyguların ağırlığını düşündürmekte. Olağandışı hale getiren olaylar sonucunda toplumda marjinalleşmenin apaçık ifadesi karakterler yer almakta. Sevenin sevgisinin arkada yalnızca içli bir melodi olması, ağlamanın bir eğlence sektörü olması, yakın ilişkilerin eylemsiz isimlerden oluşması dramı...Başkasının acısının seyir haline getirildiği yaşamlar her şeyin kör noktası değil mi? Köyden kente göç de işlenmekte. Her açıdan çileli durumlar... İnsanın çaresizliğinde ilişkilerin yozlaşmasını bulabilirsiniz. Çaresizliklerinizi araştırırken yaşamınızın kimin tekeline geçtiğini de araştırmanız gerektiği fikriyle aydınlandım. Ayrıca Ankara'da geçiyor oluşunda kayboldum.

Beni Kör KuyulardaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202010,3bin okunma

·

59 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Rumeysa