İran’dan Paris’e eğitim, kendini geliştirmek, Avrupa’yı tanımak vs. için gelen karakterimizin arkadaşları, İran’daki eşleri ve harem ağaları ile mektuplaşmalarından oluşan okumaya fazlasıyla değer bir eser. Montesquieu hem İslam hem de Hristiyanlık gözlemlerini çok güzel aktarmış. İranlıların mektuplarında sık sık Platon konuşuyormuş gibi hissettim. Büyük ihtimalle Montesquieu doğu kültürünü anlamak için Platon’a başvurmuş. Apokalips lügatı da cabası. Kuvvetler Ayrılığı teorisini ilk dile getiren Montesquieu’nin siyasi gözlemleriyle dolu bu kitabını hiç sıkılmadan keyifle okudum.