David Hunter serisi ile tanışmıştım yazarla ve müdavimi oldum diyebilirim. Serinin son kitabını henüz okumadım, o kadar çok var ki almak, okumak istediğim. Hangi birine öncelik vereceğimi şaşırdım. Kütüphanede bu kitabı görünce, artık tahmin edeceğiniz üzere üzerine atladım. Benim sevdiğim gibi iki zamanlı ilerleyen bir romandı. Kısaca konuyu anlatayım. Sean bir baltaya sap olamamış, orta yaşlara doğru ilerleyen bir İngilizdir. Roman, onu Fransa'da kanlı bir otomobilden kurtulmaya çalışırken başlıyor. Arabayı geride bırakıp otostopla, otomobilden mümkün olduğu kadar uzaklaşmak ister. Kırsal bir kesimde ilerlerken, polis arabasını görünce paniğe kapılır ve orman içlerine doğru kaçar. Bu esnada ayağını bir ayı tuzağına kaptırır. Kendi çabalarıyla kurtulamaz, uzun bir süre mücadeleden sonra kendinden geçer. Yardımına yakın bir çiftlikte yaşayan iki kız yetişir. Bu çiftlikte nemrut mu nemrut bir adam, iki kızı ve bir torunu ile yaşamaktadır ve yabancılardan hiç haz etmez. Çiftlikte yaşanan bu kapalı hayat ve kasabalıların onlara olan düşmanlığı Sean'da merak uyandırır. Diğer taraftan çantasında resmini taşıdığı eski sevgilisi Chloe ile tanışmaları ve sonrası gelişen kaçmasına sebep olan olaylar anlatılır. Romanın sonuna kadar çözülemeyen gizemle merakı diri tutan yazar, gerilimi çok yüksek olmasa da heyecanla okunan bir eser ortaya çıkarmış.

KapanSimon Beckett · İthaki Yayınları · 2015152 okunma

·

27 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.