Güçlü olduğumuz için mi bizim başımıza geldi diye sorguluyorsun kitap boyunca, zira Sarah’ın başına gelenleri okurken o da kendine sık sık bunu soruyor. Hayatının tam ortasına bomba gibi bir şey düşüyor: kanser. Üstelik ondan yaşça küçük olan erkek arkadaşı Theo’dan bir oğlu olmuş ve kızlarına hamileyken. Bir anda hayatları alt üst oluyor. Hastalığın inkarıyla iyileşmenin imkansızları birleşince de bu modda yükseliyor içlerinden. Güçlü olduğumuz için bizim başımıza geldi. Ancak savaşıyorlar ve o ilk savaşı kazanan onlar oluyor. Kızları erken doğmak zorunda olmasına rağmen çok güzel büyüyor ve bir arada mutlu oluyor. Ancak kanser öyle bir yerdeki bir anda yeniden hayatlarını alt üst ediyor. Sarah hastanede güçlü olmaya çalışırken Theo çocukları, işi, gençliğiyle uğraşıyor ve beklenmedik bir şey daha oluyor. Theo hayatının diğer aşkıyla Sarah’ın son günlerinde tanışıyor. Bu detay benim bir kalbimi kırdı. Sarah’ın da kırmış olacak ki derinden hissettim bunu okurken. Ama asla kızmadı, aksine sevgili Cin’i adına mutlu oldu. Bunları nereden mi biliyorum? Çünkü kitap Sarah’ın öbür taraftan anlatımıyla okuyorsunuz ki, sadece kendi hislerini değil Theo’nun da hislerini okumanızı sağlıyor. Bu anlatımı yüzünden çok severek okuduğumu söyleyebilirim. Konusu, akıcılığı derinden hissettiğim bir Yan Pasaj kitabı daha olup kalbimde güzel bir yer edindi.