Sezgin: Evet ... Bunu merhum hocamdan, Hellmut Ritter'den
nakledeceğim size. Bana açıklayan ilk insan hocamdı. O Arap
yazısını seven ve ona aşık olan bir insandı. Bir gün ... Sene galiba 1944'tü. Hocam bana dedi ki: ''Arap yazısında 3 vites vardır.
Bunu herkes bilmez ... Yazıyorsunuz, ama noktasız yazıyorsun uz.
Bu çok hızlı yazmamıza vesile oluyor. Ama okumada da tam tersi.
Bu alimler vitesidir diyor. Kütüphanelerdeki kitapların bir kısmı
böyle. Onları ancak alimler okuyabilir. 2. viteste ise; noktalı ama
harekesiz yazarsınız. Okuma da yazma da 2. vitestir. Bu umumiyetle halk için geçerli bir vitestir. 3.sünde ise; noktalı ve harekeli yazarsınız. Okurken hata varsa çok kolay fark edersiniz. Fakat yazmak da zaman alır.
Bu da 3. vitestir. Hocam Hellmut Ritter, bunu söyledikten
sonra bir kağıt aldı ve kağıda kendi ismini, Latin harfleriyle "Ritter" yazdı. "Bu eşek süratiyle gidiyor" dedi ve ekledi: "Bu da eşek
vitesidir." Arapça'daki viteslerle kitaplar müthiş bir süratle yazılıyordu. Sonra Müslümanlar evvela Bizanslılardan papirüsleri aldılar, sonra kağıt fabrikalarını kurdular. Çinlilerden bazı şeyler aldılar ve büyük kağıt fabrikaları kurdular. Semerkant'ta, Bağdat'ta,
Mısır'da kağıt fabrikaları ortaya çıktı. İnsanlar mütemadiyen yazıyorlar, belki lüzumundan fazla yazıyorlardı. Herkes yazıyordu.