Gerçi Osmanlı hukuku, gördüğümüz gibi, tümden bir teokrasi hukuku değildi; ancak şeriat, İslâm dininden olan halkın toplumsal hayatının hemen hemen tümünü kapsayan bir hukuk olmuştur. Özellikle Osmanlı geleneğinin siyasal bozuluşlarıyla, kişiler hukuku olan şeriatın bir yandan inanç ve onunla ilgili eylemler alanına, öte yandan siyasal alana genişleme ve o alanlar üzerinde tüm hükmünü kurma eğilimleri başladı.