Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

154 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Batı tarzındaki ilk hikâyelerimiz oldukça başarılı.
Batı tarzında ilk hikâyelerimiz olmasına rağmen çok başarılı. Bana göre tüm hikâyelerin ortak yönü karışık başlıyor olması ve daha sonra olay örgüsünün oturması. Tüm hikâyeler batılı olma yolunda atılan çabalara gönderme yapar nitelikte. Hepsini kısa kısa inceleyerek bu önemli esere saygılarımı sunuyorum :) - Bu Büyük Adam Kimdir? Sadi'nin Gülistan eserinden beyitlere yer verilerek dış görünüşe, hal ve tavırlara aldanılmaması gerektiğine pozitif olarak yaklaşan bir hikaye. Büyük beklentiler içinde, büyük vasıflar yüklenilerek takip edilen bir adamın en sonda okuma yazma dahi bilmediği anlaşılarak hikaye son bulur. - Hiç Yirmi yaşında, ailesine bakma sorumluluğuyla erken yaşta büyük yükler omuzlayan bir gencin, arkadaşları vasıtasıyla bir kızla tanıştırılmasını anlatan bir öykü. Her karşılaştıklarında kızın kendisine tebessüm ettiğini düşünerek uzun süre düşlere dalan bu genç, kızla kurduğu ilk yakınlıkta bu tebessümün dudak yapısından kaynaklı bir yanılsama olduğunu anlar ve hayaller devri olan yirmi yaşının şiddetli darbesini yiyerek hiçliği vurgular. - Kediler Otuz üç senelik evliliğinde, evlerindeki kedilere tercih edilen bir adamın trajikomik bir öyküsü. Üstelik yaşanmış bir hikâye. Kedilerin evdeki tüm yaşantısını kısıtlaması, karısını elinden almaları üzerine dayanamayarak evi terk etme kararı alan adam, eşine o can alıcı soruyu sorar: ''Kediler mi ben mi?'' Kediler cevabını aldıktan sonra karısına ait olan evi terk eder fakat parasızlıktan geri döner. Odasına çekilip hıçkırıklarla ağlayan adam, yine karısı tarafından kedileri rahatsız etmekle suçlanır. Bu acı gerçekle hikâyemiz son bulur. - İki Yüz Elli Kuruşa Bir Asır Altı sayfalık bir hikâye ve altı sayfa boyunca tabiat -Çamlıca- betimlemesi yapılıyor. Çamlıca üzerinden İstanbul Boğaziçi de övgülerle tüm ayrıntılarıyla resmediliyor. Sadi'nin beyitlerine yer verildiği kısımlar hariç okurken çok sıkıldım. Betimlemeye fazla gelemediğimden olsa gerek :) - Düğün Bir odalığın, gençliğinin baharında ümitsiz bir aşka kapılması ve kendini ölüme sürükleyen dönemin hastalığına yakalanması anlatılır. Beyi'nin kendisine kötü davranışları, gariptir ki kendisiyle evleneceği hayali kurmasına sebep olur ve sonunda beyi'nin parası için başkasıyla evlilik hazırlığı yapatığını öğrenen odalık Dilsitân, yaşadığı bu hayal kırıklığına dayanamayarak yatağa düşer ve gençliğinin baharında ölümle kucaklaşır. - Arlezyalı Başkarakterimizin umutsuz bir sevda üzerine intihar ederek ölümünü anlatır. Sevdiği kız sadece kültür farkından dolayı ailesi tarafından istenmezken bir de kızın birinin kapatması olduğu ortaya çıkınca kendi de vazgeçmek zorunda kalır fakat sevmekten vazgeçemez. Bu sevgi onu ölüme götürür - Pandomima Yaradılıştan çirkin bir adamın başkalarını güldürürken kendi içinde fırtınalar kopmasını anlatır. Kendisini bir maymuna benzeten bir güzele aşık olur ve ona duyduğu aşkı bile kendine yakıştıramaz, onu düşlerken bile etrafında kimse olmamasına dikkat eder. Önceki hikâyedeki umutsuz vaka gibi burda da sonuç intihar sonucu ölümdür. ... Küçük Şeyler Kitabına Girmemiş Öyküler Bu bölümde incelediğim öyküler, yazarın Hikâye-Hatıra-Mektup ve Edebî Makaleleri kitabından alınmıştır ve bana göre önceki hikâyelerine göre daha vasat olay örgülerine sahiptir. - Bir Yaz Gecesi Osmanlı devrinin sona erip Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı zamanları Osman Paşa köşkü ve ailesiyle birlikte ele alan çağdaş ve tarihî bir hikâye. Aynı zamanda kitaptaki en uzun hikâye. Hikâyede geçen cümlelerden bunu net bir şekilde anlıyorsunuz. Bir yerinde Sevr ve Lozan Antlaşmasına da gönderme yapılıyor. Sevgilisiyle yurt dışındaki mühendislik eğitimi arasında seçim yapan Osman Paşa’nın oğlu Nâil Bey, hikâyenin ana karakteridir. Seçimini yurt dışından yani Lozan’dan yana kullanan Nâil Bey, Batı’ya yaptığı yolculukta milletine yaptırım uygulayan batı ülkelerini kınayarak, Avrupa’da gördükleri karşısında - özellikle yönetiminden dolayı- hayal kırıklığını dile getirir. - Bir Hayâl Zincirleme tamlamalarla örülü bol betimlemeli bir bölümdü. Çok kısa olmasına rağmen kopuk bir örgüsü vardı. Kaybettiği ailesine duyduğu özlemi hayâllerinde yaşatan Senâyi Bey'in öyküsü. Hayâle kendini fazla kaptırır ve sonunda kendini konağın yıkıntısında yine yalnız başına bulur. - Sihirli Dükkân Kötümser bir karaktere sahip olan İrfan Bey'in, kardeşiyle şans eseri bir eski eserler dükkânı işletmeye başlaması kötü sonuçlanır. Dükkân üzerinden gönderilen eşyaların Orta Asya'da hadiselere sebep olması, olaylardan habersiz iş yapan İrfan Bey'in anarşistlikle suçlanıp beş sene hapis yatmasına sebep olur. - Eski Bir Mektep Tamamen Doğu-Batı çatışması ekseninde, ortaokul öğrencisi Sâbit Bey karakteri üzerinden kurgulanmış bir hikâye. Mektep üzerinden Doğu’nun geri kalmışlığı anlatılıyor, mektep sonrası izlenen Recâizâde’nin oyunu Vuslat ile ruha yabancı gelen ve zekâyı söndüren dersler eleştiriliyor. En sonunda Sâbit Bey ve arkadaşları mektebi bırakıp İzzet Efendi’den Fransızca dersleri alırlar. Bu kısımda da İzzet Efendi’yi dinsiz olmakla suçlayanları görürüz. En son 2.Abdülhamid saltanatının sona ermesiyle Batı’nın ışığının aydınlık saçmaya başladığı görülür ve hikâye sona erer. - Sokak Geçmişten geleceğe, sokağın hayat sahnesinde oynadığı önemli role değinilmiş. Kendi sokağı üstünden başlattığı düşünce zincirini Roma'nın ülke ve ulus sorunlarının tartışıldığı sokak forumlarına kadar vardırır. Tekrar şimdiye döndüğünde sokakta sakat bir Rum kadını ve ona delicesine bağlı kedi ve köpek görüntüsü onu çok etkiler. Kadının ölümüyle hikâye son bulur.
Küçük Şeyler
Küçük ŞeylerSamipaşazade Sezai · Bordo Siyah Yayınları · 013,1bin okunma
·
208 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.