Gönderi

Hikayap
Bir zamanlar Osmanlı coğrafyasında, aşkın güçlü bağına sahip olan iki yürek, hayatın acımasız gerçekleriyle ayrılığın kederli şarkısını söylüyorlardı. İsmail ve Ayşe, birbirlerinden uzakta kalmaya mahkumdu. Bir akşam vakti, İsmail ve Ayşe, bir araya gelerek ayrılık kararını paylaştılar. Fakat aşklarının ihtişamı, söz sanatlarıyla dolu bir konuşma yapmadan önce, derin bir sessizlik içinde kayboluyordu. İsmail, kalbinin en güzel sırlarını Ayşe'ye anlatırken, "Ey Ayşe, benim aşkımın güneşi, seninle paylaştığımız günler ve geceler, yüreğimi ateşlerinle tutuşturdu. Ancak yollarımız ayrılmak zorunda. İstanbul'da yeni bir hayat kurmaya mahkumum." Ayşe ise, gözlerinin içindeki hasreti, "Yarınlarımın güneşi, seninle paylaştığımız anıların bir hediyesi olarak kalmalı. Ancak senin gidişin yüreğimi acıtacak. Yurdum, çiftliğim, geleceğim burada. Ayrılıkın acısı yüreğimde, fakat seni sevgimle örterek, her zaman yanımda hissedeceğim. Yollarımız farklı olsa da, yüreklerimiz hep aynı gökyüzünün altında birleşecek." Ve böylece, iki aşık, sözlerindeki güçlü duygularla, ayrılığın acısını hafifletmeye çalışırken, kaderin yazdığı ayrılık onları birbirlerinden uzaklaştıracaktı. Ancak sevgileri, zamanın ayrılık rüzgarlarına karşı dimdik ayakta kalacaktı.
·
28 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.