Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

155 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Viktor E. Frankl
Viktor E. Frankl
İNSANIN ANLAM ARAYIŞI Nietzsche 'nin "Yaşamak için bir nedeni olan kişi,hemen her nasıl'a katlanabilir." sözü ile yazıma başlamak istiyorum. Auschwitz'de bulunan bizzat o kampta yaşamış olan yazar kitapta Auschwitz'in gaz odalarını icat edenin de insan , dua ile gaz odalarına dimdik yürüyenin de insan olduğunu bizlere söylüyor . Orda bulunan insanlar bir çok acı çekti tarih şahit buna ama nasıl oluyor da Viktor Frankl ve onun gibi nicesi o bir nevi ölüm kamplarından canlı çıktı ? Bir çok insan o kampta hayatını kaybetmiş fakat nasıl oluyor da kimisi tutunabiliyordu hayata? Kendi kanımca ve Nietzsche'nin de dediği gibi yaşamak için bir nedenleri vardı . Hayatlarının bir anlamları vardı . Bu amaç göreceli elbette bakış açımız farklı hepimizin.Bende o anlamı arayan birçok insandan biriyim . Yazarın yoldaşlarına kemiklerimiz hâlâ yerli yerinde tesellisi kendi yaşamıma dönüp bakmama vesile oldu . Hepimizin belli bir geçmişi var ki bazılarımızın geçmişi hatalar pişmanlıklarla dolu kimininse mutlulukla , şahsen ben geçmişimin kaybolduğunu birer hayal gibi olduğunu ve olacağını düşünürdüm yani demek istediğim geçmişin tamamen yok olacağını düşünürdüm . Geleceğin ise bir muamma olduğunu, ölüm fikrinin tüm benliğimi bir gün saracağını , yaşlanmanın feci bir şey olduğunu düşünürdüm. Fakat bu düşüncelerim bu kitapla biraz daha farklı bir yöne evrildi. Geçmişimin hep var olacağını geleceğin ise kendi koyduğum bir gaye etrafında şekillendirebileceğimi yaşlanmanın ise o kadar da vahim bir durum olmadığını hatta yaşlı bir insanın var olması bile onun geçen zamana rağmen dimdik ayakta oluşunu ve yaşlanmanın insana bir çok tecrübe kattığı fikrine vardım. Bunun gibi bir çok farkındalık yarattı bende bir diğer farkındalık ise insan ve acı kavramı üzerine oldu. İnsanın sandığımızdan çok daha acılara karşı güçlü olduğunu nazi kamplarlarında gördük kitapta . Bu kadar acının insanın kaldırabileceğini doğrusunu söylemek gerekirse hiç düşünmezdim . Burda yazarın acıya katlanmak bir içsel başarıdır sözüne tüm benliğimle katılıyorum. İnsan nasıl oluyor da bunca acıya dayanabilir ki? Spinoza' nın Etika da dediği gibi "Acı duygusu , buna ilişkin net ve kesin bir tablo oluşturduğumuz an , acı olmaktan çıkar." . İnsanlar yaşamı seviyordu ve hayata tutunmalarında bir sebepleri vardı . Belki de o anlamı çektikleri acılarda buluyorlardı. Nazi kampında bile mutlu olmak için bir neden arayan o şartlara rağmen hayata tutunmaları ...Doktorun karısının yaşadığını bilip bilmemesine rağmen ona duyduğu sevgi ve o sevgi içinde kurtuluşu. Gerçekten de sevgi insanın fiziksel varlığının çok çok ötesine geçiyormuş.Böylesine korkunç ,ruhsal ve fiziksel stres koşulları altında bile insanın ruhsal özgürlüğünü ve zihinsel özgürlüğünü az da olsa koruyabilmesi bence biz insan türünün gerçekten de sandığımızdan çok daha fazlası olduğumuzun ve bu hayatımızın anlam arayışının ne kadar önemli olduğunun kanıtı. Kitap belki de hepimizin doğduğumuzdan beri peşine düştüğümüz o anlam arayışı üzerinde duruyor. Bir kitapla bu arayışı tamamlamak bir sonuca bağlamak imkansız belki ama bu arayışı bir psikiyatristen dinlemek bir nebze de olsa bu arayışa ışık tuttu benim için. Psikiyatrist Viktor Franklin savunduğu Logoterapi'nin insanın varoluş özünü , sorumlulukta görmesi ve kendini bir bireye veya topluma adıyarak insanın kendini geliştirebileceğini öne sürmesi bana Psikolog olan Doğan Cüceloğlu'nun "Var Mısın?"kitabında Doğan hocanın dikkat çektiği insanın bir toplumda, kendi benliğinin farkına varabileceğini hatırlattı. Kitap bana her zaman bu hayatta amacımızın olduğunu ve olması gerektiğini aksi takdirde yaşamanın olanaksız olacağını ve ne olursa olsun mutlu olmak için birer neden bulmamız gerektiğini hatırlattı. Kitapta Noelden sonra yazar kampta ölüm oranlarının arttığını söylüyor ve sebebinin ise tutukluların noeli aileleriyle geçireceğini hayal etmesi ve büyük bir hayal kırıklığı yaşadıklarından dolayı umutlarının bittiğine, hayata karşı dirençleri zayıflaması nedeniyle pes ettiklerine değiniyor.Bir diğer kitabın bana kattığı şey ise bir çok insan gibi bende yaşamdan bir şeyler beklerim herkes gibi fakat yazar önemli olanın bizim değil yaşamın bizden ne beklediği olduğunu savunması beni bu düşünce üzerine düşündürttü. İnsanın sıradan bir şey ,nesne olamadığını nesnelerin birbirini belirlediğini ama insanın kendini belirleyen bir varlık olduğunu anladım. Bir başka bana kattığı ve belki de benim için en önemlisi şu cümle oldu : "İkinci defa yaşıyormuşçasına ve ilk kez şimdi yapmak üzere olduğumuz gibi hatalı hareket etmişçesine yaşayın ." Hata yapmak ... Bir çok kişi kimi zaman ailemiz, öğretmenlerimiz, arkadaşlarımız bizlerden hata yapmamamızı bekliyor fakat hepimiz insanız ve bu kitapta da buna değinmesi şu şiiri aklıma getirdi; ANLAR Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, İkincisinde, daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar, ... Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer. Ama işte 85'indeyim ve biliyorum... ÖLÜYORUM... Jorge Luis BORGES Hatalarımızla var oluyoruz ve herkesten önce bizim kendimizi böyle (hatalarımızla beraber) kabul etmemiz gerekiyor, kitabın buna değinmesi hoşuma gitti. Kitabın son cümlesiyle yorumumu bitirmek istiyorum ; Bu nedenle uyanık olalım; iki anlamda Auschwitz'den bu yana insanın ne yapabileceğini biliyoruz. Hiroşima'dan bu yana da neyin tehlikede olduğunu biliyoruz.
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202335,4bin okunma
··
104 görüntüleme
duru okurunun profil resmi
Merhaba, çok güzel yazmış ve incelemişsiniz ,ellerinize sağlık... 😊🌼
Manolya okurunun profil resmi
Teşekkür ederim 🌼☺️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.