Gönderi

Zihnin hassaları acayiptir. Günlerimizin her hissimizi körleştiren gündelik hayhuyuyla gelip geçişleri arasında, bazan, sinsi birtakım hastalıkların senelerce süren uzun bir kuluçka devresinden sonra meydana çıkması gibi yavaş yavaş ta içimizde toplanan derin sebeplerle, bazan da sebepsiz yere yahut hatır ve hayale gelmez bir sebep, yani bir vesile ile, veyahut beklenmez ve beklenmedik hadiselerin yeniliği, şiddeti ve tesiri karşısında birdenbire zihnimiz öyle harikulade bir feyiz ve küşayişle açılır ki bu anlarda görüp teşhis ettiğimiz hakikatler karşısında hayatımızın bütün ölçü ve ayarlarının değiştiğini duyarız. Bu zamanlarımızın kuvveti ve şiddeti yanında bunların haricinde zamanlarımızın faaliyeti bir uyanıklığa nispetle geçen bir uyuklama gibi kalır. Bu intibahın aydınlığında sanki gözlerimiz yeni ve amansız bir zekâ ile açılır. Müsamahasız bir münekkit kesilerek yepyeni hükümler vermeye başlarız. Mesela yeni bir aşk bütün ruhumuzu kaplar. Ve bütün mevcudiyetimizde öyle bir hamle duyarız ki eriştiğimiz bu lezzet, bu vuslat karşısında o zamana kadar yerlere sürünür gibi geçmiş bütün zamanlarımızın iklimleri, seneleri, mevsimleri bize hep birden nafile yere geçmiş gözükür ve. "Eyvah! Şimdiye kadar geçen ömrümü hep ziyan ve tebah etmişim!" deriz. Yahut mesela bir ölüyü ilk defa olarak öyle bir katiyetle görürüz ve o ölümü bize o kadar tekzip kabul etmez bir tarzda tem-sil eder ki, onun karşısında artık ahirete hiçbir itikat ve itimadımız kalmaz. Kendi fâniliğimizi kendi gözlerimizle görmüş gibi oluruz. "Ya? Bir tek ömrümü ben böyle mi geçirecektim?" deriz.
Sayfa 92 - Everest Yayınları, 1. Basım Ağustos 2022
··
224 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.