Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1724 syf.
10/10 puan verdi
·
43 günde okudu
Dünyayı yönetenler kendinizi yetiştirin!
İncelemeye kitaptaki önsözle başlamak istiyorum: "Uygarlık çağının ortasında, yasalar ve gelenekler aracılığıyla, dünyayı yapay olarak cehenneme çeviren ve ilahi kaderi insanlık belasına bulaştıran toplumsal lanetlenme hali devam ettikçe, yüzyılın ilki insanlığın emeğinin sömürülmesinden dolayı aşağılanması, ikincisi kadının açlık yüzünden alçalması üçüncüsü çocukların eğitimsizlik nedeniyle yeteneklerinin gelişmemesi olası üç temel sorun çözülmedikçe, bazı bölgelerde hüküm sürdükçe, böyle kitaplar yararlı olmayı sürdürecektir." Kitap gözünüzü korkutsa da yazarın kalemi akıcı ve tüm o duyguyu hissediyorsunuz. Bazı tarihi yerler sıkıcı olsa da yazar o dönemin tam bir delili gibi her detayını çok güzel tasvir etmiş. Bu da o dönemi çok net anlamanızı sağlıyor.Kitapta argonun tarihi, rahibe manastırlarındaki hayatı, waterloo savaşını, parisin lağımlarını vs detaylıca tasvirlerini yapmıştır. O dönemin tüm detayını gözler önüne sermiştir. Kitap 1815-1832 yıllarınını kapsıyor ve kitap ilk olarak Fransız Devrimi'nden 60 yıl sonra 1862 yılında yayımlanmıştır.Daha sonra birçok dile çevrilmiş bir evrensel başyapıt. Konu itibariyle toplumsal adaletsizlik ve sefalet üzerinedir. Yazar bir devrimin iyi ve kötü yönünü bize aktarır. Kitaptan ders çıkarılacak o kadar çok şey var ki. Tek bir seferde okuyup kenara atılcak bir kitap değil. Kitabı okurken kısa kısa notlar alıp okursanız daha iyi olayı kavrarsınız. Kitabı okumadan önce tarihsel bilgi sahibi olmanız romanı anlamanızı daha da kolaylaştıracaktır. O zamanlar Fransa'da yöneticiler varlıklı ama halk fakirdi. Haliyle tahmin edebileceğiniz gibi bu durum suç işlemeye kadar gidebilecek bir fakirlikti. Bence yönetimdekiler bir halkın ekmek çalacak kadar fakir olması yönetimin suçudur. Çalanın değil. Ana karakterimiz de tam bundan muzdariptir. (!! Spoiler Bölgesidir Dikkat! Kitap özeti içerir!) Jean Valjean kardeşinin çocukları açlıktan ölmesin diye ekmek çalmış ve hapisten kaçma girişimleriyle 19 yıllık kürek mahkumiyetine çarptırılmıştır. 'Kürek mahkumu en sefil insandan daha alt kademedir. Yani o kadar kötü bir durumdur. Şartlı olarak tahliye edilir. Gittiği her yerde kimse ona bu sebeple yek ve kalacak yer vermez. Artık çaresiz halde bankta yatarken bir kadın ona Digne psikoposundan söz eder. Son çare olarak onun kapısını çalar. Digne psikoposu onu içeri alır, ona yemek ve kalacak yer verir. Zorlu, acı yıllar geçiren Valjean piskoposun gümüş yemek takımlarını çalarak ona ihanet eder. Valjean polis tarafından yakalanır ve geri getirilir. Piskoposun kendisini kurtarmak için yalan söylemesi ve buna ek olarak değerli iki gümüş şamdanı da ona hediye etmesi Valjean’ı çok şaşırtır. Buna karşılık ondan iyi bir insan olması sözünü verdirtir. Bu onun hayatına farklı bir yön çizmesini sağlayacaktır. Aradan sekiz sene geçmiştir ve Valjean şartlı olarak tahliye koşuluna aykırı hareket ettiği için adını Monsieur Madeleine olarak değiştirmiş; bu süre içinde piskopostan aldığı gümüş yemek takımlarını satarak bir fabrika satın almış ve yaptığı değişikliklerle üretimi artırarak çok zengin bir şahıs olmuştur. Ayrıca yaptığı iyilikler ve yardımlarla herkesin saygı ve sevgisini kazanmış ve belediye reisi olmuştur. Bir diğer karakterimiz Fantine. Sevgilisinin onu terketmesiyle kızıyla kalakalmıştır. Toplum tarafından bu hoş karşılanmadığı için geçici olarak çocuğunu Thernardielere bırakır karşılığında her ay belli miktar para ödemek şartıyla. Mr.Thernardier paragöz ve cimri , Mrs. Thernardier de sadece kızlarını önemseyen gaddar birisidir. Fantine Jean Valjean'in kurduğu fabrikaya işçi olarak girer ama daha sonra gayrimeşru çocuğu olduğu öğrenilince işten atılır. Kızına para göndermek için önce saçlarını, sonra dişlerini en son da kendisinini satmak zorunda kalır. Fantine daha sonra kızını valjean'a emanet eder. Thernardierler han işletmektedirler ve orada Fantine'nin kızı Cosette'i hizmetçi olarak çalıştırmaktadırlar. Yeri gelir dövüp sokağa atarlar. Cosette' yi karanlıkta kendinden ağır uzak ıssız bir yere su alması için gönderirler. İşte bir gün orada birisi ona yardım eder. Bu jean Valjean'dir. Bir şekilde Cosette'yi oradan kurtarır. Beraber yeni bir hayata başlarlar. Cosette, Jean valjean'in hayatına girdikten sonra bütün hayatını bu kıza adar ve onunla birlikte sürekli kaçan, saklanan bir hayat geçirir. Yıllar yılları kovalar ve Cosette büyür aşık olur… Aşık olduğu adam Marius adında genç bir öğrencidir. Marius genç bir delikanlı iken kendisini büyüten dedesi ile büyük bir kavga etmiş ve evi terk etmiştir. Şans eseri her gün yürüyüşe çıktıkları yerde karşılaşan iki genç birbirlerinin ilgisini çeker ve birbirlerine aşık olurlar. Fakat bazı sebeplerden dolayı Cosette ve Jean Valjean bu mahalleden taşınmak zorunda kalırlar ve bu olay Marius’u çok üzer. Her yerde Cosette’yi arar ve onu bulmanın ümidiyle yaşar. Diğer bir yandan Fransa’da olaylar karışmıştır. İsyancı gençler devrim yapmak istemektedirler. Başlarında Enjolras olan bu gençler bir araya gelip bir iç isyan başlatırlar. Çok yakında bu iç isyan toplu silahlı bir savaşa döner. Bu arada Marius’a aşık olan bir başka kız Eponine Cosette’in yaşadığı yeri bulur ve Marius’a onun yerini söyler. Marius bu sefer Cosette ile tanışma ve konuşma şansı bulur. Genç aşıklar her gece buluşmayı rutin haline getirirler. Fakat yine Jean Veljean’ın gizliliği tehlikeye girer ve taşınmak zorunda kalırlar. Bu seferki çok ani olmuştur ve Cosette Marius’a haber verecek zaman bulamaz. Marius Cosette’nin yokluğunda yaşayacak bir sebebinin olmadığını düşündüğünden devrimci arkadaşlarıyla savaşa katılır. Savaşa en kritik noktalarında yön verir. Bu sırada Marius’a aşık olan kız Eponine’de ona daha yakın olabilmek için erkek kılığına girip savaşa katılır. Bu savaş sırasında Eponine Marius’a doğru atılan bir kuşunun önüne atlar ve hayatını kaybeder. Marius’un kollarında ölmeden hemen önce ona Cosette’nin onun için yolladığı mektubu verir. Artık Cosette’nin yaşadığını öğrenen Marius hayatta kalmak için çabalamaktadır. Fakat savaş kötü yönde ilerlemektedir. Bir süre sonra savaşa Jean Veljean’da katılır. Savaş sırasında esir alınan polis Javert’in kaderini belirleme işi de Jean Veljean’a kalır. Bu polis yüzünden Jean Veljean’in bütün hayatı mahvolmuş sürekli kaçak olarak yaşamaya başlamıştır. Ve bu iki ezeli rakip karşı karşıya geldiklerinde ilk defa güç Jean Veljean’ın elindedir. İstese Javert’i öldürebilecek durumdadır. Ama bunu yapmak yerinde onun kaçmasına izin verir ve silahı boşluğa sıkar. Javert ise yıllarca doğru bildiği kanunlarla ilk defa çelişir ve bir suçluya, Jean Veljean’a saygı duyar. Fakat bu duyguya dayanamaz ve kendini nehre atıp intihar eder.     Diğer yandan artık savaşın sonlarına gelinmiştir. Devrimcilerin neredeyse hepsi öldürülmüştür. Jean Veljean ise kızının Marius’a olan büyük aşkının farkındadır ve bu yüzden Marius’u kurtarmaya çalışır. Zorlu yollarda, lağımlarda, Marius’un yaralı bedenini taşır ve onu dedesinin evine teslim eder. İyileştikten sonra da Cosette ile onu bir araya getirir ve ikisinin evlenmesine vesile olur. Artık Cosette ve Marius’un mutlu bir hayatı vardır fakat  bu hayatta Jean Veljean’a yer yoktur. Jean Veljean bütün servetini kızına ve onun kocasına bırakıp kendi evine taşınır ve ölmeden önceki son günlerini yalnız bir şekilde orada geçirir. Öleceği gün neyse ki Cosette’de yanındadır.
Thomas Hobbes
Thomas Hobbes
' un dediği gibi; "Herkesin herkese düşman olduğu bir savaş zamanı nelere yol açıyorsa; insanların, kendi güçlerinden ve yaratıcılıklarıyla sağladıkları şeylerden başka güvenceleri olmadan yaşadıkları bir dönem de aynı şeylere yol açar. Böyle bir ortamda, çalışmaya yer yoktur; çünkü çalışmanın karşılığı belirsizdir: ve dolayısıyla toprağın işlenmesine de yer yoktur; ne denizcilik; ne deniz yoluyla ithal edilebilecek malların kullanılması; ne rahat yapılar; ne fazla güç gerektiren şeyleri kaldırmak ve taşımak için gereken şeyler; ne yeryüzü hakkında bilgi; ne zaman hesabı; ne sanat; ne yazı; ne de toplum vardır. Hepsinden kötüsü, hep şiddetli ölüm korkusu ve tehlikesi vardır; ve insan hayatı yalnız, yoksul, kötü, vahşi ve kısa sürer." işte bu kitap böyle bir zamanı anlatıyor. Ölmeden önce okunması gereken bir eserdir. Okurken sonuna kadar gelip okuduysanız sabrınızdan dolayı sizi tebrik ederim ve okuduğunuz için de ayrıca teşekkür ederim :)
Sefiller (2 Cilt Takım)
Sefiller (2 Cilt Takım)Victor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202187,2bin okunma
·
997 görüntüleme
『Ʉ₦ØⱤ₮ⱧØĐØӾ∇7』 okurunun profil resmi
Rica ederim, yazarın ön söz kısmı en çok sevdiğim yerdi benim. Biraz unutursam ben de baştan okumayı düşünüyorum
Gamax okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık... 🙏🏻😊 Her neslin okuması gereken bir eser...
『Ʉ₦ØⱤ₮ⱧØĐØӾ∇7』 okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, kesinlikle :)
Adil özbek okurunun profil resmi
Sayenizde tekrar bir üzerinden geçmiş oldum, teşekkürler. Bir kitap okuma hakkım olsaydı bu kitabı okurdum diye düşünmüşümdür hep.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.