Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hukukçuların ve askerlerin zorbalıkları
Adâletnámede kadıların yolsuzluklarına dair şu sözleri buluyoruz: Kadılar ve nâibleri, köylerde suçluları yargılamak veya diğer hukuki işleri görme bahanesiyle voyvodalar ile birlikte köy köy dolaşmakta, maiyyetlerini ve hayvanlarını besletmek için reâyanın koyun, tavuk, yağ, bal, arpa, saman ve otunu ücretini ödemeden almaktadırlar. Kadılar, miras taksiminde, binde 15 veya 20 resim almaya yetkilidirler. Fakat çağrılmadan veya gereksiz miras taksimine karışmakta, ölenlerin gömülmesi için kendilerinden izin alınmasını şart koşmaktadırlar. Gayrimüslimlerden de ölenlerin gömülmesine para almadan izin verilmemektedir. Köyleri devre çıktıkları zaman mezarlıkları geziyor, yeni mezarları sayıyor, izinsiz gömenleri cezalandırıyorlar. Miras taksiminde başka yolsuz- luklar da yapmaktadırlar. Aldıkları resimleri yükseltmek amacıyla eşyanın değerini yüksek gösteriyor, yahut taksim edilen bir mirası adil taksim edilmemiş diye bir daha taksime tâbi tutuyorlar; sonuçta, mirasın büyük bir bölümü kadılar tarafından resim olarak alınıyor. Belli bir bölgede kargaşalığa sebep olanları saptamak ve- ya reâyanın şikâyetini dinlemek üzere merkezi hükümet, zaman zaman kadıları müfettiş tâ'yin ederdi. Kadilar, bu görevi de halkı soymak için kötüye kullanmaktadırlar. Köy köy gezip suçsuz kimseleri suçlamakta, sonra onlardan gerçek dışı suçları için rüşvet al- maktadırlar. Kadılar, pâdişah fermanlarını kendi çıkarlarına göre yorumlamaktan da çekinmemekte idiler. Bir kimse, emirde nasıl yazılmış olduğunu görmek istese, onu fermana karşı gelmek suçuyla suçlamakta, para koparmakta idiler. Yine adı geçen adâletnâmeye göre, kadılar vergi defterlerini dü- zenlerken vergi yükümlülerini, rüşvet koparmak için, bilerek fazla göstermektedirler. Reâyanın mahkemeden aldıkları belgelerden ve kopyalarından, kanunda yazılan orantıdan fazla resim almakta- dırlar. Keza, bir timar, zâviye veya dinî görev üzerinde aynı zaman- da hak iddia eden birden fazla kimse var ise, çok rüşvet verene bu yeri sağlayan belge çıkarmakta, padişah emirlerini dikkate alma- maktadırlar. Bu tarihlere doğru yaygın bir yolsuzluk da, nâiblikleri iltizam ile satmaktır. Biliyoruz ki, bir kadı kaza dairesinde nâhi- yelere kendine vekil olarak nâibler ta'yin etme yetkisine sahiptir. Onlar, bu nâiblikleri, kim fazla para verirse ona tevcih etmektedirler. Näibler ise, sık sık devre çıkmakta, çeşitli resimler toplamak için reâyayı rahatsız etmekte ve kalabalık maiyyetlerini bu ziyaret- lerinde köylüye bedava besletmektedirler. Aynı adâletnâme halk- tan veya askerden bazı zorbaların yolsuzluklarına da işaret etmek- tedir. Bu gibiler, sözde hediye gibi reâyaya ufak bir şey, bir bıçak, bir takke veya bir kalıp sabun gönderir, sonra karşılığında onlar- dan koyun, kovan, yahut her köylü ailesinden iki üç ölçek arpa buğday isterler. Bunu çoğu zaman askerler, ihtiyaçlarını karşılamak için yapmaktadırlar. Askerî sınıftan bazı zorbalar da, kasabalara gelen malı, kasaba dışında ucuza alıp sonra kasabada yüksek fiyatla satma usulüyle halkı soymaktadırlar. Nihayet adâletnâme, tefecilerin köylü için nasıl bir âfet haline geldiğini şöyle tasvir et- mektedir: Askeri sınıfın kanunsuz soygunları yüzünden fakir dü- şen reâya, ister istemez tefecilerden yüksek fâizle para almakta; fâiz miktarı yüzde elliye kadar yükselmektedir. Daima ağırlaşan bu borcu hiçbir zaman ödeyemeyen reâya, ücretsiz tefecinin hizmeti altına girmek zorunda kalmakta, gerçekte onun kulu haline gelmektedir. Karşı geleni, zindana attırmak, tefeci için her zaman kolay bir iştir.
Sayfa 328 - 1609/l.Ahmed AdaletnamesiKitabı okudu
·
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.