Gönderi

Laiklik tam anlamı ile uygulamaya konulmadıkça ve toprak reformu yapılmadık­ça, demokrasinin yaşama geçirilmesi olanaksızdı. Bu bilginin ışığında şimdi şu gerçekleri alt alta sırala­yalım: 1- Çok partili düzene geçildiği sırada toprak reformu hâlâ gerçekleştirilmiş değildi. Ağalık ve şeyhlik hükmünü hâlâ sürdürmekteydi. Bu durumda, eşit oy ilkesi ülkede geçerli olamazdı. 2- D.P. toprak reformuna karşı çıkanlarca kurulduğu gibi gördüğümüz üzere kurucuları arasında büyük toprak sa­hipleri, yani toprak ağaları vardı. 3- Ağalığa ve tarikatçılığa son verecek olan bir kurum da, Köy Enstitüleri'ydi. Çok partili düzene geçilmesiyle birlik­te, İnönü, Yücel'i ve Tonguç'u görevden uzaklaştırarak, Ensti­tüleri yıkmakla Reşat Şemsettin Sirer'i görevlendirecekti. 4- Yine çok partili düzene geçilmesiyle birlikte, oy kay­gısı ile İnönü laiklikten arka arkaya ödünler vermeye başlaya­caktı. Bu ödünleri ayrı kesimler olarak inceleyeceğiz. Şimdilik şu kadarını anımsatmakla yetineyim: İmam Hatipler'i, İlahiyat Fakültesi'ni, Tekke Ve Zaviyeleri açan, okullara din derslerini koyduran kişi İnönü ve onun partisi olacaktır. Yani İnönü, demokrasinin temel koşullarından biri or­tada yokken, üstelik demokrasinin gerçekleşmesinin önüne dikilen engellerden şimdi saydıklarımız Atatürk döneminde kaldırılmış olmasına karşın bunları yeniden hortlatırken, ayrı­ca bu saydıklarımız dışında da laiklikten ödünler verirken, na­sıl oluyor da Demokrasi Kahramanı olarak görülebiliyor? Ortaya bir seçim sandığının konulması ile demokrasinin varlık kaza­namayacağını bilmek gerekir.
Sayfa 189 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
·
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.