Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

160 syf.
7/10 puan verdi
Patrick Gordon, 1635’de İskoçya’nın Aberdeenshire bölgesindeki Ellon kasabasına bağlı Aucleuchris’te soylu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Katolik olan Gordon Protestan okullarda okumak istemedi. İskoçya’nın sert iklimi, toprak kalitesinin düşük olması, işsizlik, nüfus artışı, hastalıklar, sürekli devam eden hastalıklar, istikrarsız ortam yaşamı olumsuz etkilemekteydi. Lehistan’a yelken açan Gordon eğitimine burada devam etti. Lehistan’ı seçmesinin nedeni yaşan İskoç nüfusun varlığıdır. 10 bin ile 30 bin arasında yaşan İskoç nüfusunun varlığı onu yabancılık çekmemesini sağlamıştır. İskoçlar tarafından Schottland olarak adlandırılan bölgede İskoç süvari Yüzbaşı Gardin’in teklifiyle orduya katıldı. 1655 yılında yaşanan İsveç – Polonya Litvanya Birliği arasındaki savaşta görev aldı. Burada ilk kez yakalanarak sorgulandı ve serbest bırakıldı. Ardından Maraşel Lubomirskiy’in önerisiyle Polonya ordusu için hizmet etmeye başladı. İngiltere’ye dönmek istemişse de askeri ilerlemenin pek mümkün olmadığını fark ettiğinde vazgeçti. 1660 yılında Polonya Rusya arasında yaşanan savaşta yaralandı. Savaşın sonunda Rusya ordusuna katıldı. Yavaş yavaş önemli görevler alarak saygın bir konuma geldi. Çar seçiminde dahi takındığı rol önemli bir yer teşkil etti. I. Ve II. Çehrin Savaşlarına katıldı. Gordon bu süre zarfında ele aldığı günlüğü birçok devletin tarihine ışık tuttu. Günlüğün bazı bölümleri kayıp olsa da tarihi değerini düşürmedi. Birçok dile çevrildi. Osmanlı açısından baktığımızda savaşın nedenleri, hazırlıkları, savaşları ve sonuçları noktasında önemli bilgiler sunmakta. Savaş sırasında uyguladığı sıra dışı taktikler savaşın seyrini değiştirdi. Çehrin Kalesi’nin ele geçirilmesi için hazırladığı plan ve hazırlıklar oldukça önemli. Savaş sırasındaki ordu hakkında verdiği bilgiler çağdaşları ile kıyaslamalar ile son derece değerli veriler sağlıyor. 1681’de imzalanan Bahçesaray Antlaşması ile kitap sona eriyor. Antlaşmada yer alan Rusya’nın düşmanı Osmanlı’nın da düşmanıdır, saldırı olmazsa Osmanlı’da saldırmayacaktır gibi maddelerin varlığı Osmanlı Devleti’nin Avusturya arasında gittikçe kötüleşen ilişkilerden kaynaklandığını Halil İnalcık’tan alıntı yapmaktadır. Rusya’nın tarihi emelleri ile Küçük Rusya’ya egemen olma mücadelesi, Osmanlı’nın Karadeniz ve İstanbul güvenliği için giriştiği mücadeleler tarihin seyrini değiştirecektir. Bu önemli savaşlar Viyana öncesinde önemli bir yer teşkil etmekte zira Rusya bu kaleyi ele geçirmek için Kutsal İttifak’a katılmasıyla sonuçlanacaktır. Genel olarak kitap önemli bir konuyu ele alıyor. Kitaba puanım 7/10.
İlk Osmanlı-Rus Savaşı
İlk Osmanlı-Rus Savaşıİsmail Topaloğlu · Divan Kitap · 20232 okunma
·
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.