Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Papaz Gabriel'in hangi tarihte Peçeneklerin yanına gittiği tartışma konusudur. Ancak genel kanaat 940 ile 950 arasındaki bir tarih olduğudur. Bizans İmparatorunun sözlerine kulak verirsek: "Türklerle (Macarlar) o zamanlar Kangar diye adlandırılan Peçenekler arasında savaş gerçekleştiğinde, Türklerin ordusu yenildi ve iki kısma ayrıldı. Bir kısım doğuya doğru gitti ve İran bölgesine yerleşti ve onlar bugün hala Türklerin eski ismi olan 'Sabartoi asphaloi (Sabarlar, Sabirler) ile adlanırlar fakat öbür kısım voyvodaları ve önderleri Levedias'la birlikte batı bölgesinde, şimdi Peçeneklerin yaşadığı Atelkouzou (Etelközü) adlı yerlerde yerleşti" demektedir. Buradan Macarlar (ki metinde hep Türkler şeklinde geçmektedir)'ın Karadeniz civarındaki bozkırlarda Lebedia veya Levediya (ki Macar beyi Lebedias'ın adından gelmektedir) denilen bir bölgeye yerleştiklerini; orada üç yıl kaldıktan sonra Atel veya Etelközü (Etelközi, Etel-küzü) denilen bölgeye göç ettikleri sonucunu çıkarıyoruz. Konstantinos'a atfen Peçenekler ile Macarlar arasında gerçekleşen savaşların şiddetli olduğunu, özellikle Macarların büyük hezimetlere uğradıklarını, ilk Peçenek hücumu sırasında Macarların yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Levedia'da olduklarını, Macarların Karpat Havzasına gelmeden önce Kankar/Kangar adını taşıyan Peçenek boyu tarafından yenilgiye uğratıldıklarını, bunun üzerine bir kısmının İran taraflarına Kafkasların güneyine Tiflis havalisine çekildiklerini -ki bunlar Macarların eski isimleri olan Savartoi Aspahaloi olarak adlandırılır- bir kısmının ise bağbuğları Levedi'nin önderliğinde batıya göç ettiğini anlıyoruz. İran tarafına giden Macarlar belki de Peçenek hakimiyetini kabul eden Macarlar olabilir Karpat Havzasına yerleşen Macarlar, kendilerinden ayrılan ve doğuda kalan boydaşlarını hiç unutmadılar zira onları bulma ümidi ile 1235 yılında Dominiken keşişlerini gönderdiler. Bu keşişlerden biri olan Julianus bu Macarları bularak onlarla temasa geçti. Moğol istilasından sonra bu Macar grubuna dair bilgiler yok oldu ise de hatıraları Başkurdistan'daki boy adlarında bugüne kadar yaşadı. Bilim dünyasında Macar-Peçenek münasebetlerinde dikkati çeken en önemli mesele, Peçeneklerin hangi tarihte Etelközü'ye gelip, Macarları yurtlarından çıkardıklarıdır. Bu konuda ileri sürülen bazı görüşler şu şekildedir: 1. H. N. Orkun, 886 yılındaki Hazar-Uz ittifakından bahisle, bunların birleşerek Peçeneklere saldırdıkları ve bunların karşısında dayanamayan Peçeneklerin Macar ülkesine girdikleri ve onları yerlerinden ettikleri görüşündedir. Ancak burada sebep olarak ittifakın gösterilmesi gerçekle çok da örtüşmemektedir. 2. Akdes Nimet Kurat Peçenek saldırısı sonrasında Macarların 890 yıllarında Kiyev Rusya'sının güneyinden geçerek Tissa ve Tuna nehirleri ile Salatın Gölü çevresine geldiklerini ve burayı yurt edindiklerini ifade etmektedir. 3. G. Moravcsik, bu olayın 896 yılında olduğunu belirtmektedir. 4. M. i. Artamonov, Peçeneklerin Macarları 895 yılında mağlup ettiklerini söylemektedir. 5. P. Diaconu, Etelközü'deki Peçenek yerleşmesini ve Macarların çıkarılmalarını 896 tarihine bağlamaktadır. 6. P. Golden 889 yılında Hazar-Uz baskısı sonucunda Peçeneklerin göç ederek Macarları yurtlarından çıkardıkları kanaatindedir. 7. R. Grousset'e göre Peçenekler bu topraklara 889- 893 yılları arasında gelmişlerdir. 8. Kafesoğlu, Peçeneklerin 889-893 yılları arasında Etelközü'deki Macarları yerlerinden ettikleri görüşündedir. 9. G. Györff ise bu tarihi 895 olarak vermektedir 10. A. P. Horvarth da bu tarihi 895 olarak kabul etmektedir. Bu yazarlar arasında Peçenekler konusunda uzun yıllar araştırma yapan G. Györffy: "Batılı müelliflerin bir kısmı Kostantinos Porhyrogennetos'un eserini 948 ile 952 yılları arasında kaleme aldığını ve eserin büyük kısmını oluşturan ana bölümlerinin kaleme alınma tarihinin ise 950 olarak kabul etmektedirler. Bu düşünceden hareketle yine müellifin eserinden yola çıkarak tarafımdan ortaya atılan 55 yıl öncesi fikrine itibar edecek olunursa Peçeneklerin İtil ve Ten nehirlerine yaklaşık olarak 895 yılında geçmiş olmaları gerekmektedir fikri onaylanabilir gözükmektedir. Bu dönemde meydana gelen savaşlar hakkındaki bilgilerde dikkate alınacak olursa 895 tarihinin kesinliği vurgulanabilir" diyerek bu tarihin kesin olarak tespit edilebileceğini ifade etmiştir. Bu geliş ile Peçenekler Ten boylarından Aşağı Tuna ve Seret (Siret) Nehrine kadar olan geniş sahanın tek sahibi ve hakimi de oldular. Aslında Kostantinos, kaynaklarını iyi değerlendiremediği için verdiği bölgenin adını Levedia/Lebedia ve Etelközü olarak vermektedir. Etelközü'nün neresi olduğu hakkında tarihçiler birbirlerinden farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu ad Eski Macarca "Etelközü"den gelmekte ve "iki ırmak arası" anlamını taşımaktadır. Konstantinos bu yer hakkında hiçbir ayrıntı vermemekte; sadece eserinden Levedia'nın batısında olduğu neticesi çıkmaktadır. Konstantinos'un verdiği ipucunu değerlendirdiğimizde ise Etelközü'nün, Ten'den Tuna'ya kadar olan geniş topraklar ile Levedia'yı da kapsadığı görülür ki bu mümkün değildir. Moravcsik, burayı esas itibariyle Levedia'nın batısına yerleştirir. Yine o, Macarların, Özi-Turla boylarında kaldıkları görüşüne katılmamasının sebebini bu konu hakkında hiçbir ipucunun olmamasına ve Peçenek saldırılarının buna imkan vermemesine bağlar. Konstantinos'un eserini İngilizceye tercüme eden Jenkins, bu kelimenin gerçekten "ırmak arası" anlamını ifade ettiği kabul edilirse bu yerin Ten ile İtil arasındaki topraklar olacağı fikrini ileri sürerek, bu iki nehrin Karadeniz'in kuzeyindeki iki nehir değil de bu adlandırmaya katkı yapabilecek en az dört ırmağın daha olduğunu ilave eder. Etelközü'nün neresi olduğu konusuna gelince; Turla, Prut ve Seret nehirleri arası veya Özi ile Aşağı Tuna arası ya da genel olarak Özi, Bug, Turla, Prut ve Seret nehirlerini kapsayan coğrafya veya Karpat Dağları ile Turla Nehri veya Prut ile Turla Nehri arasındaki bölge olduğu görüşü daha yaygındır. Etelköz'ün neresi olduğu ile ilgili ileri sürülen bütün görüşleri değerlendiren O. Karatay, buranın Çulman-Ak-İtil boylarında olduğunu düşünmektedir. Kanaatimizce de bu bölge Karpat Dağlarının doğu eteklerinden başlayarak Turla Nehrine veya Turla ile Tuna Nehrine kadar uzanmaktaydı. Kısacası Etelközü Ten'den Turla'ya kadar kuzeybah Karadeniz bozkırlarını içine almıştır diyebiliriz. Levedia'nın da neresi olduğuna dair çeşitli görüşler vardır. Bu görüşlere göre günümüzde muhtemelen Özi, Özi ve Ten; Ten'in yakınları, Azak ve Ten kıyıları; Ten'in batısı veya Aşağı Özi'nin sağ kolu olan İngul civarları olabileceğidir. Bu konuda da Karatay Levedia Karadeniz'in kuzeyinde ve Macar yıllıkçılarının Dentumoger veya Dentia Moregia dedikleri yer olduğunu ileri sürmektedir. Bazı araştırmacılar Etelközü'nün Levedia olduğunu ileri sürdülerse de bunu ispat etmekte zorlandılar. Rus tarihçi ve arkeoloğu Artamonov bu görüşe sahip çıkanlardandır. Ona göre, Levedia ile Etelközü büyük bir ihtimalle aynı yerdir ama bu görüşü kabul ettiğimizde Macarların Karadeniz civarlarına Peçenek saldırıları sonucu göç ettikleri sonucu kesinlikle ortadan kalkmaktadır. O, Macarların Etelközü'ye gelişleri ile ilgili olarak Bizans kaynaklarının verdikleri bilgileri değerlendirerek 836-837 yıllarında Tuna yakınlarında yaşadıklarını, 860'da Kırım'da, 862'de Elbe bölgesinde, 881'de Kabarlarla birlikte Viyana önlerinde görüldüklerini ve 894'de de Pannonia'ya bir sefer düzenlediklerini söylemektedir. Ayrıca 9.yy'dan daha önce Macarların Karadeniz civarlarında bulunduklarına dair hiçbir kayıtın bulunmadığını, büyük bir ihtimalle Sarkel kurulmadan on yıl kadar önce buralarda göründüklerini düşünmektedir. Konstantinos Porphyrogennetos döneminde Ten'in batısındaki bozkırlar güçlü ve kalabalık Peçenek uruk ve boyları ile doluydu. Bu yüzden de onlarla sınırın başladığı yerde Sarkel kalesinin kurulması öylesine isabetli olmuştu ki G. Kedranos bile kalenin Peçenek saldırılarından korunmak amacıyla inşa edildiğini belirtmiştir. Ancak Artamonov bu kalenin Peçeneklerin Kuzey Karadeniz sahillerine gelmelerinden önce, buradaki bozkırların Macarlarca meskun bulunduğu bir sırada inşa edildiği görşündedir. 9.yy'ın sonlarına gelindiğinde Karadeniz bozkırlarında Macarların ve Hazarların tek düşmanları vardı o da Peçeneklerdi. Macarlar Etelközü'ye yerleşmişlerdi ama bu kendilerine bir rahatlama getirmemişti zira karşılarındaki Peçenekler bu topraklarda kendilerinden başka hiçbir gücü barındırmak istemiyorlardı. Buna karşılık bölgenin güçlü bir Peçenek idaresine girmesini istemeyen Hazarlar da boş durmayarak harekete geçmişlerdi. Peçeneklerin Ten sahasına yerleşmeleri onlar için daima en amansız düşman olma özelliklerini devam ettirmeleri demekti. Hazarlar, Azak Denizi sahillerinde ve Chersones'de (Korsun, bugünkü Svastopol) yürüttükleri ticaretin Peçenek akınları ile sekteye uğrayacağın anlamışlardı. Bu sırada kendilerine vassallığı kabul eden ve tevarüs yoluyla bey olan birinin yönetiminde Macarları idare etmeleri de ayrıca işlerine gelmişti. Bu yüzden Macarlarla münasebet kurma yolunu tercih ettiler ve ilk iş olarak da onlarla akrabalık kurdular. Hazar Hakanı Slamutz kızını Levedias (Lebedias)'a vererek, onun yönetiminde dağınık boylar halinde yaşayan Macarları birleştirmek istedi. Bu düşüncesini gerçekleştirmek üzere Hazar Kağanı aralarındaki topraklar Peçenekler tarafında işgal edildiği için "yüksek rütbeli, duyarlı, cesur ve Türkler arasında ilk ve tek olduğunu" yazdığı Levedias'ı bir gemiye çağırarak ondan bütün Macarların başı olmasını istedi. Ancak Levedias bu onurlu teklifi nazikçe reddederek, Almos (855-895)'un oğlu Arpad (890?-907 veya 895-900)'ın bu makama getirilmesinin daha uygun olacağını söyledi. Hazar elçisi burada kararı bizzat Macarlara bıraktı onlar da "daha dirayetli, akıllı, cesur ve maslahatlı bir iş yapan kişi olarak" Arpad'ı seçtiler. Bu teklif Hazarlar tarafından da uygun bulundu ve Arpad, "Hazar adetine göre" kalkanlar üzerine kaldırılarak bütün Macarların reisi (başbuğu) yapıldı. Bu şekilde Arpad'ın Macarların başına getirilmesiyle de Macar devletinin temelleri atılmış oldu. Ancak Hazarların bu planlan, Peçenekler karşısında tutmadı, yeni düzen kendini kabul ettiremedi ve bekleneni de veremedi. Beş yıl sonra Arpad idaresindeki Macarlar, Doğu'dan gelen güçlü Peçenek hücumlarına karşı koyamayarak yeni yurtlar bulmak gayesiyle batı istikametine doğru harekete geçmek ve Pannonia'ya sığınarak, Hazarlarla bağlarını koparmak zorunda kaldılar. Bu zorunluluk Peçenekleri çok memnun etmedi zira hedefleri, İtil'den Tuna'ya kadar bütün sahanın tek hakimi olmak olduğundan, şartların kendileri açısından olgunlaşmasını beklediler. Beklemeleri çok da uzun sürmedi ve bu amaca ulaşmak için gerekli zemin kendilerine Bulgarlar tarafından verildi. 890 yılında Tuna Bulgarları ile Bizans arasında çıkan savaşta, Bizans ordusunda Hazar askerleri de bulunuyordu. Bizans'ı yenen Bulgarlar özellikle Hazar esirlerine kötü davrandılar ve burularını keserek Bizans'a gönderdiler. Bulgarlara karşı bir şey yapamayacağını anlayan İmparator VI. Leon (886-912) 894'de Macarlara elçiler göndererek yardımlarını istedi ve onların başında bulunan Arpad ve Kurzsan (?-904) yardım vaadinde bulundular. Bizans tarafından Tissa, Karpatlar ve Transilvanya Dağları arasında yaşayan Bulgarlar üzerine gönderilen Macarlar, Tuna Nehrinin sağ sahilini geçerek, Temes Irmağı kenarında Bulgar hükümdarı Glad'ın askerlerini kılıçtan geçirdiler, ülkesini yakıp yıktılar, halkını yağmalayıp öldürdüler. Glad'ın kendisi kaçtı, yardıma gelen iki Peçenek başbuğu da öldürüldü. Bulgar hükümdarı II. Simeon (893-927), 893'de bu haberleri alınca bu yeni düşmanı karşılamak üzere çıktı, ancak mağlup oldu ve canını zor kurtarabildi. Macarlar, Bulgar başkenti Preslavl'e kadar geldiler, bol miktarda ganimet ve savaş esiri aldıktan sonra geri dönerek bunları Bizans'a sattılar. Bu yenilgi üzerine Simeon barış anlaşması talebinde bulunmak zorunda kaldı ancak düşmanından intikam almak fikrini de kafasından atamadı. Bu amaçla kuvvetlerini yeniden topladı, Macarların ezeli düşmanı olan Peçeneklerle anlaştı ve 895-896 yılında Macar ordusunun ana kuvvetlerinin komşularına yardım seferinde bulundukları bir sırada çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu ailelerini Turla Nehrinde bırakmalarından istifade ederek Macar ülkesine girdi. Peçenekler ve Bulgarlar yurtta kalan az miktarda savunmasız Macar ailelerinden intikamlarını aldılar, bazılarını öldürdüler bazılarını da kaçmaya mecbur bıraktılar. İmparator Konstantinos, "Türkler sefere gittikleri zaman Peçenekler Simeon'la beraber Türklere karşı yürüdüler, ailelerini yok ettiler ve topraklarının korunması amacıyla geride bıraktıkları Türkleri berbat bir halde sürdüler" diye kaydetmektedir. Seferden dönen Macarlar ülkelerinin yıkılmış halini görünce yeni bir yere yerleşmeye karar verdiler ve Karpat Dağları'nın kuzeybatı tarafında bulunan Veletsky/Verecke Geçidini aşarak Karpat Havzasına indiler, Tuna-Tisa nehirleri ve Balaton Gölü civarına gelerek yerleştiler. Böylece Ôzi boylarını tahminen 889 veya 895 yıllarında terk etmek mecburiyetinde kalarak Turla ile Seret Nehri arasına çekildiler. Yine Macarların bir kısmı Peçeneklerin önünden uzaklaşırken, dağ geçitlerine sıkıştılar ve bu yüzden Erdel boğazından geçerek bugünkü yurtlarına geldiler. Bu arada bazı Peçenekler 890'lı yıllarda Kiyev Rusyası'nın güneyinden geçerek Tissa ve Tuna nehirleri ile Balatın Gölü çevresine geldiler ve buraları yurt tutundular.
·
85 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.