Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

420 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
yakarsa dünyayı kapitalist devlette ezilen alt tabakalılar yakar.
Ortak travmalara sahip olduğunuz ve duygusal bağınızın eskilere dayandığı biri sizin asıl hedefinizi gerçekleştirmenizin önüne geçebilir mi? İncelemede detaylara girmeyeceğim sadece can alıcı kısımlara yorum yapacağım. Kitabımız distopik bir gelecekte geçmektedir. Amerika'nın yıkılmış yerine Panem adında 12 mıntıkaya ayrılmış bir ülke kurulmuştur. Panem tabakalar ile yönetilir. Benim oldukça ilgimi çeken bir konudur bu öyle ki okurken aklıma The Platform, Snowpiercer gibi filmler geldi. Üzerine konuşmayı sevdiğim bir konuyu okumak da çok zevkliydi. Devam edelim. Mıntıkalardan bahsederek başlayalım çünkü kitabın felsefesi açısından önem arz eden bir yapıdır mıntıka. Kitapta oldukça distopik şekilde anlatılan mıntıka yapısı bizim pek de yabancı olmadığımız bir yapı aslında. Kapitalist bir yapı. Herkesin mensup olduğu bir alan var ve sadece o alanda iş işleyebilir. Kimi mıntıka balıkçı, kimisi yönetici, kimisi de madenci. Her mıntıka kendi işini yaparsa bir vücut oluruz ve devlet yıkılmadan ayakta kalır... Aslında devlet değil de daha çok vücudun yönetim merkezi olan beyin yıkılmadan ayakta kalır. Bu yapıdaki beyin de Capitol. Capitol tahmin edeceğiniz son mıntıkalardaki distopik hayatı yaşamayan, refahın oldukça yüksek olduğu yani kitabın ütopik hayatının yaşandığı yer. İlk kitapta daha çok 12. Mıntıka ve yakınları ile haşır neşir olsak da Açlık Oyunları yarışması ile Capitol'u ve cennet hayatını görme imkanı buluyoruz. Yani ana karakterimiz gibi bizler de başta anlatılanlar ile yetinirken yaşama imkanı buluyoruz. Kahraman bakış açısı ile yazılmış eserleri bu yüzden çok seviyorum. Okuyucuya da anlık deneyimleri yaşatıyor. Anlatan karakter ne yaşıyorsa biz de onu yaşıyoruz. Bu sınırlama bu tür kitaplarda konuya daha adapte olmamızı sağlıyor diye düşünüyorum. Şimdilerde 12 tane olan mıntıka sayısı anlatılanlara göre zamanında 13 taneydi. Biz de bunu kulaktan dolma şekilde öğreniyoruz. Her mıntıkanın kendine has üretim alanı olduğu gibi 13. Mıntıkanın da bir alanı vardı: nükleer enerji üretimi. Peki ne oldu da artık 12 tane mıntıka kalmıştı? En alt tabakada olmanın yarattığı insanlık dışı zorluklardan bıkan halk isyan etme kararı almıştı. Vücudun birliğini tehlikeye atan bu isyan elbette refah içinde yaşayan yönetici sınıfı sinirlendirdi ve 13. Mıntıka’ya bir son verildi. Nükleer bir son. Öyle ki baş karakterimiz Katniss'in anlattığına göre hala radyoaktif kalıntılar varmış. Tabi kimse mıntıkalar arası geçiş yapamadığı için bunlar sadece anlatılagelen hikayeler. Gerçek olması muhtemel bir hikaye fakat insan acaba 13. Mıntıka gerçekten var mıydı? Yoksa bu hikaye halkı isyandan caydırma amacıyla mı oluşturulmuştu, demeden edemiyor. Çünkü bazı yerlerde halkı sonununuz 13. Mıntıka gibi olur, diye korkutulduğunu görüyoruz. Özellikle uzun zaman önce gerçekleşen bu 13. Mıntıka olayı o zamanlardan kimsenin kalmaması ile inanılan bir efsane de olabilir. Hayatları fakirlik ve açlık ile geçen alt mıntıkaların iş verimlerini düşürmemeleri için tehdit edildikleri ortada. Zaten ellerinde avuçlarında bir şey olmayan, kelimenin tam anlamıyla yoksul olan bu alt mıntıkalar daha fazla bir kayıp yaşamamak için Capitol'e boyun eğiyor ve insanlık dışı şartlarda zorluk ne bilmeyen yönetici ve üst mıntıkalara karın tokluğuna hizmet ediyorlardır. Fakat korkunç zorluklara maruz kalınca insan bir durup da etrafına bakınca ve düşününce tepedekileri fark ediyor. Kendisinin varlığından haberdar olmayan, umurlarında bile olmadığı o tepedekileri. Bu alt mıntıkalarda isyan kıvılcımı insana doğuştan çakılır. Kimi bu kıvılcımı büyütür ve içine sığmayan yangını bir başkaldırı olarak dışarı atarken kimi mecburiyetlerin boyunduruğuna girer ve kıvılcımını dışarı çıkarmaktan kaçınır. Kaçınanlara kızmamak lazım. Onlar baş kaldıranlar kadar dirayetli değillerdir. Sonuçlarından korktukları için yargılanmamalıdırlar. Sustukları her an onlara bir yargıdır zaten iç mahkemelerinde. Bunun yanında korkuları olduğu halde başkaldıranlar, işte onlar, er ya da geç yaşamlarının yönünü değiştirirler. İşte bu baş kaldıranlardan biri olacak baş karakterimizle tanışın: 12 Mıntıka’dan Katniss Everdeen. Babasını bir maden patlaması sonucunda kaybeden, annesinin depresyonu yüzünden 11 yaşında küçük kardeşine ve annesine bakma yükümlülüğünü sırtlanan Katniss. O büyük ihtimalle bu kaderi yaşayan yüzlerce alt mıntıka mensubundan biri. Fakat onun hikayesini paylaşılabilir kılan isyankar kıvılcımını büyütme cesaretini taşıyor oluşu. Çok sevdiği eşini maden kazasında kaybettikten sonra anne depresyona girer ve çocuklarına bakamaz psikolojiye gelir. Katniss ise ailenin hayatta kalması gerektiğinin bilincinde olduğu için ipleri eline alır ve babasının ona öğrettiği okçuluk ile avlanmaya başlar. Başarılı bir avcıdır. Çeviktir, dikkatlidir. Müthiş bir iz sürücüdür. Yılların tecrübesi ile tam bir av makinesidir. Öyle ki vuracağı hayvanın kürkünden en iyi şekilde yararlanabilmek için kürke zarar vermeden hayvanı hep gözünden vurmakta geliştirmiştir kendini. Fakat tahmin edeceğiniz üzere çoğu kişi avlanıyor ve hayvan sıkıntısı kendi mıntıkalarında bir sorun yaratıyor. Katniss ise hayatta kalmakta ısrarcı. Bu yüzden ceza alma ihtimalini bildiği halde mıntıkasının çitlerini aşıyor ve dışarıdaki ormanda avlanmaya çıkıyor. Bu, Katniss fark etmese de onun ilk başkaldırısı. Bir gün avlanırken de ileride harika bir av arkadaşı olacak Gale ile tanışıyor. Birbirlerine oldukça yardımcı olan bu çift çok da iyi arkadaş oluyor. Çitleri aşma cesaretinde bulunun bu genç adamın da sistemden memnun olmadığı ortadadır ve düşüncelerini dile getirmekten korkmaz. Her isyancının mutlaka etkilendiği bir başka isyancı vardır. Onun fikirleri ile kendi bilincini uyandırır. Gale de Katniss için öyleydi. Fakat henüz hazır olmayan Katniss Gale'e bu Capitol karşıtı fikirlerini sesli söylememesi konusunda uyarır. Gale de kabul eder. Çünkü bir isyancı aynı zamanda zeki de olmalıdır. Gale Katniss'e buralardan kaçmayı, bu iğrenç hayatı terk etmeyi önerse de Katniss bakması gereken bir ailesi olduğu için bunu reddeder. Gale de onu haklı bulur. Gale, Katniss gibi müthiş bir avcıdır. Birlikte avlanırlar ve avları pay ederler. Günler böyle geçerken her yıl olan o kabus günler Panem için tekrar sahneye çıkar: Açlık Oyunları. Açlık Oyunları halkın isyan etmesini önlemek için kurulmuş bir oyun. Bu oyun ile Capitol gücünü tüm mıntıkalara göstermektedir. Capitol istediği için yarıştırılıyorsunuz, yine Capitol istediği için öldürüyor veya ölüyorsunuz. Elbette adlarını kuraya fazladan yazdıran kişiler mozaik taşı denen değerli taşları almaya hak kazanıyorlar öyle ki yoksulluktan kırılan 12. Mıntıkalı Gale adını kırk iki kez yazdırmıştır. Bu onun aleyhine de olsa karın doyurmak için gerekiyordur. Kişiler adlarını 12 yaşına geldiğinde yazdırırlar ve katılım zorunludur. O yıl da her zamanki gibi meydanda toplanılmış ve Açlık Oyunları’na seçilecek bir kadın, bir erkek yarışmacıyı bekliyorlardı. Katniss'in henüz bu yıl 12 yaşına giren kardeşi de kurada adı olanlardandı. Kardeşinin seçilmesinden korkan Katniss bu ihtimalin düşük olduğunu çünkü onlarca yazılmış isimden sadece birinin Prim'e ait olduğunu biliyordu fakat korkulan oldu ve Prim Açlık oyunları için seçilen kişi oldu. Tecrübesiz çocuk için oldukça korkunç bir deneyim olacak Açlık Oyunları ablası Katniss’in onun yerine gönüllü olduğunu söylemesi ile başlamadan sona erer. Böylelikle Katniss Capitol'e karşı ikinci başkaldırısını yapar. Daha önce bunu yapan kimse olmadığı için afallayan jüri bu yer değiştirmeyi kabul eder. O sırada da mıntıkanın kendine özgü saygı gösterme hareketi olan üç parmağı öpüp havaya kaldırma selamını yapar herkes. Erkelerden de fırıncının oğlu Peeta Mellark seçilmiştir. Katniss'in nefret ettiği şeylerden biri de birilerine borçlu kalmaktır. 5 yaşındayken Peeta açlıktan çöplerde yemek arayan Katniss'e ailesinden dayak yiyeceğini göze alarak bilerek yaktığı ekmeği vermiştir ve bu şekilde tanışmışlardır. Tanışma dediysem de orda olan orda kalmıştır. Bu kuraya kadar ne Katniss Peeta'ya teşekkür etme imkanı bulabilmiştir ne de Peeta duygularını Katniss'e açabilmiştir. Şimdi de onlara daha önce Açlık Oyunu’nu kazanmış bir 12. Mıntıka mensubu Haymitch koçluk edecektir. Kendisi bir ayyaştır fakat kafası zehir gibi çalışır. Zaten Açlık Oyunu'nu da zekası ile kazanmıştır. Capitol'e doğru yola çıkarlar. Trende onları müthiş bir sofra rahat yataklar ve banyo beklemektedir. Tüm ihtiyaçlarını giderirler. Sıra bakıma gelir. Katniss'e ful beden bakım yaparlar. Ağda, manikür, pedikür, saç bakımı vs. Onu tam bir Capitollü gibi yaparlar yani. Bunun nedenini de şu şekilde yorumlayabiliriz. Hiçbir mıntıka kendi mıntıkası dışında olanları bilemez. Birbirleri ile etkileşimleri yasaktır. Zaten isteseler de aralarındaki elektrikli teller yüzünden bunu sağlayamazlar. Televizyonlara çıkacak bu yarışmacıları en iyi şekilde sunmalılar ve halkı rüyada tutmalılar. İnsan düşünmeden edemiyor. Bir sürü mıntıka olduğunu bildiğinizi düşünün. Siz de alt mıntıkalardan birindesiniz. Yoksulluk ve sefalet dolu bir hayatınız var. Ama televizyonda başka mıntıkalardan süslü süslü insanlar görüp moraliniz bozulmaz mıydı? Gerçi her mıntıkadan çıkan yarışmacılara bu bakım yapıldığından sizin mıntıkanızın yarışmacısı da süslenmiş olacak ama onu asıl halinin bu olmadığını bilmek dahi sizi kedere sürükleyecektir. Bir eziklik ile kadere daha çok boyun eğeceksinizdir. Öte yandan üst tabakadan olduğunuzu düşünün. Her şeyden bihaber, rahat bir hayatiniz var ve diğer mıntıkalardan gelenlerin de bakımlı olduğunu görüp korkunç bir yanılgıya düşebilir ve herkesin bu şekilde rahat yaşadığı yalanına inanabilirsiniz. Bu körlükte insanlar elbette olacaktır. Bu yönden bu bakımlı olma takıntısının ilerleyen bölümlerde de karşımıza çıkacağını söyleyebilirim. Yarışmacılar başarılı stilistler ile çalışırlar ve oturmayı kalkmayı, giyinmeyi öğrenirler. Bu şekilde kendilerini sempatik göstererek yarışma içinde ihtiyaç duyacakları çeşitli yardımlar için sponsor bulma ihtimalleri artacaktır. Buradan da yaşadıkları dünyada dış görünüşe önem veren bir zihniyet olduğunu görüyoruz, en azından zenginlerde. Bize pek de yabancı olmayan bir zihniyet bu ne yazık ki. Her stilist mıntıkaya özgü kıyafet tasarlar. Daha önceki stilistler 12. Mıntıka için rezil kıyafetler tasarlamışlardı. Madenci olan bu halkı kah kömür gibi simsiyah toza bulamışlar kah anadan üryan takdim etmişlerdir. Ama yeni gelen bu stilistin aklında daha yenilikçi daha isyankâr bir tasarım vardı. Kömür demek ateş demekti. Katniss ve Peeta için alev alev bir kıyafet tasarlamış ve onların kişiliklerinde ve insanların bu ikiliye olan tutumlarında müthiş bir iz bırakmıştır. Yanan alevler içinde insanlara sunulan ikili isyan alevini temsil ettiklerini henüz fark etmiyorlardır. Yarışmacılara kendilerini geliştirmeleri için bir alan sunarlar fakat Haymitch asıl yeteneklerini kimseye göstermemelerini öğütlemişti. Günler sonra yarışmacılar jürilerin huzuruna çıkacak ve kameraların ve jüri ile yarışmacı dışında kimsenin olmadığı bir odada yeteneklerini sergileyeceklerdir. Katniss 12. Mıntıka’dan oldukları için yeterince ilgi göstermeyen jürilerin dikkatini çekmek için pişmiş domuzun ağzındaki elmayı vurup arkadaki duvara sabitlemişti. Jürinin ilgisini üzerinde toplamış ve havalı bir reverans ile çıkma iznini beklemeden ortamı terk eder. Müthiş bir başkaldırı örneği daha. Aradaki olayları geçiyorum. Bir başka gidişatı değiştiren yarışma öncesi yarışmacıların 3 dakikalığına bir TV programına konuk olurlar ve halk ile etkileşimde bulunup sponsor kazanma ihtimallerini artırma şansı edinirler. Programa bomba gibi düşen olay elbette Peeta'nın Katniss‘ten hoşlandığını itiraf etmesidir. Halk birbirini rakip olan görmesi gereken çiftten birinin aşkını itiraf etmesi üzerine şaşarlar. Bu aslında Haymitch‘in sponsor bulma taktiğiydi. Öyle ki alevler içindeki halka sunumda da el ele tutuşmalarını istemişti stilistleri. Halkın gözünde bir aşk hikayesi ilmek ilmek örülüyordu. Katniss ise bu ask oyunundan habersizdi fakat sonradan o da plana dahil olacaktı. Programı bırakıp şu Açlık Oyunu’na geçelim bakalım. Oyunu anlatmayacağım, uzatmaya gerek yok. Oyunlar başlamıştır. Katniss’i ve bizleri şaşırtan bir gelişme olur. Peeta kariyer grubu denen üst mıntıka mensupları ile takım olmuştur. Ama elbette her ne kadar Katniss'i arasalar da Peeta grubu yanlış yönlendirmektedir. Burada Katniss'in karakteri açısından Rue ile tanışma öncesi ve tanışma sonrası şeklinde ikiye ayırabiliriz. Rue ile tanışmadan önce tamamen hayatta kalma mücadelesi veren savaşçı bir Katniss görürken Rue adındaki henüz 12 yaşındaki kız çocuğunda kendi kardeşini gördükten sonra onunla takım olan ve kendisinin yanında bu küçük kızı da önemseyen bir Katniss görüyoruz. Katniss burada tam anlamıyla bu Açlık Oyunları denen katliamın saçmaladığının farkına varıyor. Bu küçücük kızın bu ölüm oyununa sokulmasında parmağı olan herkesten nefret eder. Kız ile takım olurlar. Küçük kız tarım mıntıkasındandır ve yenecek ve yenmeyecek bitkileri çok iyi bilmektedir ayrıca daha sonra ikonikleşecek alaycı kuş şarkısını da Katniss'e öğretmiştir. Rue ve Katniss kariyerlerin yiyecek stoklarını patlatırlar. Bu plan için ayrılmaları gerekir. Fakat Rue'dan haber alamaz Kat. Maalesef korkulan olmuştur. Rue kariyerler tarafından tuzağa düşürülmüş ve mızrak ile ölümcül yaralanmıştır. Katniss bu kız çocuğunda merhametinin en uç noktalarına ulaşır ve bu sisteme daha çok bilenir. Birbirlerine rakip olmaları gerekirken o küçük kızın ölüsüne müthiş bir saygı gösterir ve onu çiçekler ile süsleyerek ona kardeşine okuduğu ninniyi söyler. Bu şekilde sonsuzluğa uğurlar Rue'yu. Rue'nun mıntıkası bu olay karşısında Katniss'e müthiş saygı duyar. O an Capitol oyun kurallarında bir değişiklik yapar. Artık bir değil iki kazanan olabilecekti. Capitol niye böyle bir karar almıştı? Kuralları yıkmaya çalışan Katniss'i fark ettiler de iplerin her zaman Capitol'un elinde olduğunu mı göstermek istemişlerdi? Her neyse ölenler ölüyor, kalan sağlar bizim. Kat, Peeta’yı buluyor. Peeta bacağından yaralanmış. Kat, annesi şifacı olduğu için bildiği kadarıyla yardım ediyor Peeta’ya. Bir mağaraya giriyorlar falan. Arada bir yardım çantası kapma olayları var, geçiyorum. O mağarada romantik anlar geçiriyorlar fakat biz okuyucuların da fark ettiği gibi bu romantik anlarda Kat’in rol yaptığı belliyken Peeta'nın asıl hisleri ile hareket ettiği ortadadır. Peeta harbiden hoşlanıyor bu kızdan ama Kat bir görev olarak görüyor bu romantizm oyununu ve sponsorlardan yardım koparıyorlar. Peeta'ya ilaç gönderiyorlar, Peeta biraz daha iyileşince birlikte ava çıkıyorlar. Peeta meyve toplarken kat ava çıkıyor. Fakat bir gün yine böyle bir avda Peeta zehirli meyve topluyor ama ne olduğundan habersiz. Kat uyanıyor olaya ve yemelerine engel oluyor. Şimdi sinemada “Çehov’un silahı” denen bir olay vardır. İlk sahnede silah gösterildiyse o silah son sahnede mutlaka patlar. Kitaplarda da bu mantık olmalı, okuyucuya boş ve ileride kullanılmayacak detaylar verilip onları boğmamalıyız. Bu da güzel bir Çehov’un silahı örneği olacaktır ileride. Hayatta kalma mücadelesi devam ederken 3 kişi kalıyorlar arenada. Peeta, Katniss ve Cato. Cato'nun peşine düştükleri zaman onun bir şeylerden kaçtığını görüyorlar: bir grup insan benzeri kurttan. Peki bu kurtlar neyin nesi dersiniz? Onlar oyunda ölmüş kişilerin bilincinin bir şekilde bu yaratıklara yani muttalara aktarılması ile bir ölüm makinesine dönüşmüş yaratıklardır. Uzunca bir boynuz denen yere tırmanırlar. Cato'yu alt edip kurtlara atarlar. Cato sonunda ölür ve oyunu kazanırlar. Derken kabus bitmez. Oyunun asıl sahipleri elbette bir hinlik yapacaklardır ve kuralları yine değiştirirler son kuralı iptal ederek sadece bir kazanan olması yönünde yine karar kılarlar. Bunu öğrenen Peeta ve Katniss ne yapacaklarını şaşırırlar. Katniss’in bir görevi vardı. Kız kardeşine söz vermişti. Bu yarışı kazanacaktı. Aynı şekilde Rue’ya da söz vermişti. Ama karşısında bir bağ kurduğu arkadaşı vardı. Onu nasıl öldürebilirdi. Eğer kendi ölürse Peeta'nın babası kardeşine bakacağına söz vermişti, gözü arkada kalmazdı. Fakat Peeta Katniss'e zarar vermeyi aklından geçirmezdi. O her zamanki gibi kendini öne atarak beni öldür, diyor. Katniss bunu yapmayacağını söylüyor. Peeta zamanında Kat’e bir piyon olmak istemediğinden bahsetmişti. Katniss bu sözü şimdi daha iyi anlıyordu. Madem Capitol tüm çıkış yollarını kapatmıştı Katniss de yenisi açardı da onların istediğine razı gelmezdi. İsyan ederek ceplerinden zehirli meyveleri çıkarıyor. Kaptınız değil mi Çehov'un silahını? İkisi de bu meyveleri yiyecekler ve Capitol'e başkaldıracaklardı. Ortak travmalara sahip biri için görevinden vazgeçmişti resmen Katniss. Meyveleri ağızlarına attıkları anda bir duyuru geldi ve oyunların sona erdiğini, ikisinin de kazandığını ilan ettiler. Meyveleri yutmamışlardı. Gökten yardım indi ve artık güvendelerdi. Tabi yersen. Hayır güvende değillerdi, bu intihar girişimleri Capitol’un otoritesini sarsmıştı. Katniss yine tehlikedeydi ama bu sefer bir arenada değildi. Silahları da yoktu. Savunmasızsa bu kırılgan egolu yöneticilerden gelecek suikast girişimini bekliyorlardı. Haymitch bu konuda onun itibarini düzeltmeye çalışsa da yöneticiler bir kez sinirlenmişlerdi. Isyanı engellemek için kurdukları bu oyunda otoritelerini sallandıracak herhangi bir olay onlar için elbette tehditti. Peeta bir bacağını kaybediyor, protez bacak takılıyor. Katniss ile kazananlar için yapılacak bir TV programına katılıyorlar. Burada Katniss’in stilistini bir kez daha tebrik etmek gerek çünkü asi bir kadın olan ve bu asiliğini milyonlarca insana göstermiş Kat'i olabildiğince masum, küçük bir kız gibi göstermeyi başarıp okların daha fazla Katniss'in üzerine doğrultulmasına engel olmuştu. Programda asıl rollerine tekrar büründüler ve tatlı aşık rolleri kestiler. Eve dönmek üzere trene bindiler. Trende artık her şey normale döner. Bir ara Katniss ve Peeta baş başa kalıyorlar ve olanlar oluyor. Peeta hislerinde ne kadar ciddi olduğundan bahsederken Katniss bunun bir oyun olduğunu söylüyor. Haymitch'in sadece Katniss'e bahsettiği ve Peeta’yı haberdar etmediği bir oyun çünkü Haymitch Peeta’nın hislerinin gerçek olduğunu biliyordu ama bunu Katniss’ten saklamıştı. Bu şekilde birbirlerinden habersiz şekilde en iyi performanslarını sergiliyorlardı. Haymitch gerçekten zeki bir adamdı. Katniss asıl olayların bundan sonra başlayacağını fark etmişti. Bu itiraftan sonra araları açılan Peeta ve Katniss son defa kameraların huzuruna çıkacakları için ele el tutuştular. Katniss ise bundan sonra ona yardım eden o fırıncı çocuğun kaybolduğunu ve artık onu hissedemediğini fark eder. Sevgi bir ölüm yarışına kurban gitmişti. Peeta duygularının kullanıldığını fark etmişti. Her ne kadar bu kullanılma hayatlarını kurtarmış olsa da genç adam eskisi gibi olabilecek miydi? Ya bundan sonra Katniss'ten vazgeçecek miydi? Peki ya Katniss gerçekten Peeta’ya bir şeyler hissediyor muydu? Ya bırakın aşkı meşki ya bu hatalı sistem ne olacaktı? Katniss elbette isyankar ruhunu doyurmalı.. Capitol onları yenmişti şimdilik, arkadaşlıklarına zarar vermişti. Bir de Gale’i unutmayalım. Katniss'ten önce bir şeylerin yanlış olduğunu fark etmiş bir isyankâr aşık o. İşler karışmış durumda. Bu güçlünün gücüne güç katarken güçsüzün insanlık dışı muamelelere maruz kaldığı kapitalist düzen ve baştakilerin Açlık Oyunları ve 13. Mıntıka manipülasyonları daha ne kadar sürecek? Haymitch de kazanmıştı yarışı ama onun da hayatı berbattı. Yani kazanmak ile bir yere varılmıyordu. Ne benim ne de Katniss'in bu düzende geçirecek bir dakikamız dahi yok! Ve ilk kitabımızın da burada sonu geldi. Yorucuydu, sonlara doğru olsun, bitsin havasındaydım. Önemli değil. Değinmek istediğim yerlere değindim ve dilim döndüğünce yorumladım. Başka incelemelerde görüşürüz.
Açlık Oyunları
Açlık OyunlarıSuzanne Collins · Dex Kitap · 201628,7bin okunma
·
1.165 görüntüleme
beliz ♡ okurunun profil resmi
Katniss Gale ile kaçsaydı da bu düzene başkaldırırdı ya. Çünkü büyük ihtimalle Prim ölecekti ve korkunç bir vicdan azabı çekecekti. Daha bir barut olacaktı.
beliz ♡ okurunun profil resmi
deginmedigim birkac yer daha var da sıkıldım xd
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.