Herkese merhaba! Kitaba başlamadan önce interviyuv'den biraz bahsetmek istiyorum.İnterviyuv bizdeki röportaja denk gelmektedir.Edebiyatçılar,bilim insanları,ressamlar ortaya koydukları eseri anlatmaktan büyük bir zevk alırlar ve çoğu zaman eserlerinin reklamını bu yolla yaparlar.Kitapta da bir interviyuva tanıklık ediyoruz. Ana karakterimiz interviyuv yapacak kişiyi buluyor ve sohbet başlıyor.Buraya kadar sıkıntı yok fakat hayatımda hiç böyle ilginç bir röportajla karşılaşmamıştım. Argolar,eleştiriler küçük görmeler ve büyük görmeler havada uçuşuyor.Ana karakterimiz o kadar ben merkezli bir bakış açısı ile dünyaya bakıyor ki kendi icadından başka icatları "zırva" olarak görüyor ister alanı olsun ister alanı olmasın.Peki kendini diğerlerinden bu kadar üstün gören icadı neydi? Kimsenin aklına gelmediği,bir çok insanın hayatına dokunduğu dünya da yeni bir çağ açacak icadı edebiyata "lirik" anlatım tarzını getirmesiydi.Evet,sonunda insanlığı bir adım ileri götürecek icadı bulmuştuk! Teşekkürler Fransız edebiyatı sizler olmasaydınız bizler coşkusuz,ruhsuz sadece bir şeyleri yapmak için yapan kişilere dönüşecektik.Evet ironimi yaptığıma göre kitabı biraz daha yakından inceleyelim! Kitapta bir çok yere eleştiri getiriliyor.Sinema dünyasına,bilim dünyasına,müzik,görsel sanatlar gibi alanlarda sert ve mizahi diyalogları görmekteyiz.Özellikle sinema dünyasın varlığı edebiyatı sarstığını hatta onun yerini aldığına dair bir eleştiri var.Bence ikisi birbirini tamamlayan alanlar, sinema olmasaydı okuma oranlarının astronomik bir şekilde artacağını düşünmüyorum ya da tam tersi edebiyatın olmaması çoğu kişinin sinema izleyeceği anlamına gelmiyor.Yazarımız bu problemi yani sinemanın dominantlığını edebiyatta coşkulu bir dil kullanırsak ancak bastırabiliriz şeklinde bir düşüncesi bulunmaktadır. Ne yazık ki çoğu zaman gerçek sanatçıların değeri hayattayken bilinmemiştir. -Ne zaman yazdıklarımın kıymeti bilinip basılacak? -Sen öldükten sonra Ve bunlardan en acısı da Van Gogh'un hayatıdır kitapta da buna değiniliyor. Peki bu lirik anlatım nereden geldi gerçekten kimin icadıydı? Lirik anlatım genelde karşımıza şiirlerde çıkmaktaydı ve MÖ 7. ve 6. yüzyılda gelişip yayılmıştır.Batı edebiyatında Rönesans ile Türk Edebiyatında Divan edebiyatı ile karşımıza çıkmaktadır.Fakat burada yazarın icat ettiği şey,düz yazıyı romanda lirik olarak kullanmasıydı. Profesör Y'nin yerinde olmak isterdim çünkü çok pasifti doğru düzgün sohbet edemedi bazen onun yerine geçip karşımdaki kişiye ya kardeşim olan bir şeyi romana uyarlamak istedin abartma istersen demek isterdim ama yine de kitapta eleştirilmesi gereken yerler güzel eleştirilmiş özellikle de akademi! Okuduğunuz için teşekkür ederim ışıkla kalın :)

Profesör Y ile KonuşmalarLouis Ferdinand Celine · Yapı Kredi Yayınları · 2018404 okunma

·

286 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.