Bu Hiç Olmamış
Selâmün aleyküm bayram ehli!
Bu kitabı dışında, Ankaralı yazarın 2 kitabını daha okumuştum. Ve bu şekilde yazarın dene-Me- türünden uzak kalmasının daha doğru olacağını düşündüm. Bu kitabında sürekli aşk ile ilgili cümlelerin tekrarına yer vererek önceki incelemelerimde kendisine atfettiğim değeri, elinin tersiyle iade etmiş gibi oldu. Sırf araya birkaç bilinirliği az kelime koymakla, birkaç mini sıradan her aşk sanılan hevesliklerde geçen durumu anlatması kitaba bir artı koymamış. Ortalarda bir yerlerde yazarın sözde aşk ile ilgili deneme-incelemesine yağın zammına eleştiri getirmesi bile:))) kitabına ilgiyi yükseltememiş. Demek ki ilk kez, ülkedeki bir şeyi karalamakla popüler olunamayabiliniyormuş. Ülkeyi bazı sayfalarında kaos götürür:))) herkes Afrika'daki gibi aç bir çıplak, Texas'taki gibi herkes kumar masasında sabahlayıp gençler de kaymış gözlerle uyuşturucu kullanıyor...Ya bakın; kimse yok demiyor size. Elbette bu tarz şeyler oluyor da, her şeye olumsuz, kanaatsiz bakarsanız zaten hiçbir şey düzgün değildir. Neyi kime anlatıyorum ki. Ne de olsa doların birilerinin keyfince yükseltilmesini(modern soğuk savaşlar) bile direkt ülkenin iktidarına bağlayan bir kitle var. Bu kadar açıklama kâfidir ama anlamak isteyene! Kitap, kâğıt israfının yanında zaman ve huzur israfı. Okurken istemsizce bazı yerlerde ofladığımı farkettim. Abimiz her ne kadar İslami yönden iyi şeyler düşünüyorum dese de 
Miraç Çağrı Aktaş tarzından da düşük olduğunu düşündüğüm bu yazım hâline, bir çeki düzen vermeli gibi. Kitapta hem dergâh mergah gibisinden bir şeyleri bildiğinden bahsedip hem de neon tabelalar önünde sabahladığından ve eski aşkının etli dudaklarından bahsediyor. Evet yanlış dıymadınız sayın seyirciler:) aynen öyle tanımlıyor. Etli dudak(!) Üşüdüğü için (kız arkadaşıyla) pansiyonda sarılıp uyuduklarından. İslâm'ı bu tarz şeylerle karıştırmayalım. Kimse dört dörtlük değildir ama fâni aşkın, ilahi aşka yükseltici bir basamak olduğunu gözardı edip bedeni zevklerle bu kadar ifade etmeyelim. Çoğu kitaba göre evet çok çok masum olduğu aşikârdır. Ama biz beyaz pirinçten siyah taşı ayıklayabildiğimiz kadar ayıklayalım. Son olarak kitapta zorla okuduğum sayfalardan birini bırakıyorum. "Nasıl yaşadığımı mı merak ediyorsun? Ben de artık sıradan yaşıyorum. Bir yazlığım var ara sıra gittiğim. Yalıçapkını tavırlarla sahilleri arşınlıyorum. Bazen artistik pozlar veriyorum; lüks restoranlarda görebilirsin beni. Hızlı bir baştan çıkaranım artık. Aforoz edebilecek hiçbir gizli saklım yok. Aşklarımın tek tek çetelesini tutuyorum hayatımda. Şimdi tutkuyu tanrılaştırmanın tarihi, o büyük anlamsızlığımı tanrılaştırıyorum. Flaşlara cömert pozlar veriyorum. Faizde hesabım var. Ekrandan sabunluk dizileri izliyorum. İnternet aşklarımla çetleşiyorum. Yeni fanteziler satın alıyorum. Bir e-mail adresim var artık. Yeni aşklar satın alıyorum. Sokaklar benim barınağım...(s.107)" (Ergence, bence)
·
213 görüntüleme
Gece geç saatte okuyup bitirmiştim. Diş ağrısı dolayısıyla bu saatte ekleyip ancak incelemeyi yazabildim. Okumadığım hiçbir kitabı en başta kendimi kandırarak sisteme girmedim ve asla okumadığım kitap üstünden inceleme yazarak kul hakkına girmedim. Bazen internet veya bu tarz hastalıklarım dolayısıyla sisteme zamanında giriş yapamayabiliyorum. Hızlı okumada mahir olduğum aşikârdır ama bu kitabı yaklaşık bir buçuk saatte okudum. Çoğu da aralıkkı sayfalardan oluşuyor bilginize;))
1 saatte 160 saife 😵💫🫡 saygılar ablacım dkdndm
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.