Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

336 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kulleteyn
Duran 8 yaşında bir çocukken imam olan babası tarafından din eğitimi almak için Kartallı köyüne mollaların yanına gönderilir. Duran’ın tek bir hayali vardır; Basra’da Küfe’de din alimi olmak.. şafii mezhebinin hakim olduğu ilkel olan bu coğrafyada yaşamın tüm zorluklarına rağmen derslerine sıkı sıkıya sarılır. Onun yaşından beklenmeyecek bir özveriyle dini kitapları hatmeder, arap dilinin inceliklerini, fıkıhı, şeratı, hadisleri gece gündüz demeden ezberler. Yalnız kafasında mantıklı bir zemine oturtamadığı bazı şeyler vardır; Örneğin kulleteyn denilen su birikintisi, bu birikinti de bazıları taharet alırken bazıları aynı anda aptes alır, bazıları sümüklerini suya fırlatırken bazıları aynı sudan tencereye su doldurup yemek yapar. Çünkü yüksek bir insan türü sayılan şeyh ya da mollalar bu suya temizdir diyerek fetva vermişlerdir. Akla mantığa uymayan onlarca şeriat hükümleriyle Duran’ın kafası o yaşlarda karışmaya başlar. Zaten bilindiği üzere Turan DURSUN bu kafa karışıklarını cesurca dile getirdiği için 1990 yılında köktendinci islamcılar tarafından şehit edilmiştir. Şehit edilmiştir yazıyorum çünkü bu şehitlik makamı öyle gariptir ki geçmişten bugüne her topluluk kendi kayıplarını şehit olduğunu varsayar. Bir hristiyan tarafından öldürülen müslüman müslümanlarca nasıl şehit olarak görülüyorsa, ya da tam tersi bir müslümanın öldürdüğü hristiyan, papa tarafından nasıl kolayca şehit ilan ediliyorsa, ben de Turan DURSUN’un fikirlerini benimsediğim için kendisini şehit ilan ediyorum. Nasıl olsa diğerleri gibi benim hükümlerimde bir karşılığı yok. Çoğumuzun ortak özelliği kendi dinimizi seçmememizdir, sırf bu topraklarda dünyaya geldiğimiz için ailemizin bize öğrettiği dinin hak din olduğu kabul ettik, kendimizin ve çevremizin görüş alanlarını dünyanın sınırları sandık. Öyle kör inanışlarımız var ki Bu çağda bile insanların %90’ı inandığı dinin kitabını okumamış, kabul ettiği dini okuma/öğrenme fırsatı varken kulaktan dolma bilgilerle dogmalarla ölüp gidecek milyonlarca insan var. Montaigne’nın dediği gibi; ‘’nice insanlar kendilerine ait olmayan inanışlar için diri diri yanmışlardır’’ fanatiklik öyle bir boyuta ulaşmış ki kişinin kendi bilgi birikimini/kendi doğrularını diğer insanlara aktarması suç sayılmış, bağnazlarca katledilmiş. Herkes kendi dinini diğer dinlerden üstün görmüş, Bana öyle geliyor ki yeryüzündeki tüm dinler teknoloji gelişmeden önceki insanların dünyayı algılama şekli, tanrı sürekli şekil değiştirmiş, bazen güneş olmuş bazen ay, ardından mitolojiler türemiş, antik çağda jupiter’e kurban adayıp hayvan yakan zihniyet günümüzde bunu Allah adına yaparak sırat köprüsünden geçeceğine inanıyor. Ve bugün tanrıyla konuştuğunu iddia eden insanlar deli muamelesi görüyorken, 2000 yıl önce tanrıyla konuştuğunu iddia edenlerin görüşleri kabul edilip o uğurda çekinmeden adam öldürülüyor. Öyle tezatlıklar var ki insan düşünmeden edemiyor. Üstelik işlenen bu cinayetler tanrı adına yapılıyor! Bu nasıl bir tanrı ki kendi yarattığı kulları birbirne kırdırmakta? Bu nasıl bir tanrı ki insana kader kıldıklarını suç saymakta? Birde tanrı adına boy gösterenler yok mu? Kendilerine rahip, imam, haham adı verilmiş, olaylara dürüst olmayan tavırlarla yaklaşarak kendilerini tanrının vekili sanıp rastgele hükümler veriyor. Ellerindeki mühürle insanları cennet veya cehennemlik ilan etmekte. Çoğunluğu dünyadan bihaber, aklını fikrini dinle imanla bozmuş cahilliği ideoloji, fanatikliği dindarlık sanan tipler. Konuyu fazla uzatmayayım, Bu romanda da küçük bir çocuğun Tanrıyı sorgulama biçimi, mollaların enteresan hükümleri, mezheplerin saçmalığı ele alınmış, mezhepler demişken Diderot’un şu sözünü eklemeden geçemeyeceğim ‘’nerede bir tanrı varsa orada bir mezhep vardır, nerede bir mezhep varsa orada ahlakın doğal düzeni altüst olmuştur’’ bu söz sanki bu romanın özeti gibi. Ayrıca kitabı okurken gerek şivelerle gerek bulunduğu yöre ile bana nedense ‘’ince memet’’ i anımsattı. Düşününce ince memet’le arasında pek bir bağ kuramıyorum ama yazarın diline ve konu bağlantılarına hayran kaldım. Eğer bir roman yazacak yeteneğe sahip olsaydım böyle bir roman yazmak ister, tüm dünyada hakim olan kör inanışlara bir darbe de ben indirmek isterdim.
Kulleteyn
KulleteynTuran Dursun · Kaynak Yayıncılık · 2017692 okunma
·
190 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.