Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

200 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE : Üzerine sayısız çalışma yapılmış ve birçok versiyonda filmi çekilmiş eserlerden biri de Frankestein'dir. Haliyle bilgilerimizden ve izlediklerimizden azade bir okumanın mümkün olmayacağını düşünebiliriz. Yine de kitabın her okura farklı bir pencere açtığına kavi olan inancın peşinden gidecekler için çok güzel bir okuma sunuyor. Bilindiği üzere Victor Frankenstein doğa bilimine vakıftır ve çalışmalarını ileri taşıyarak ölü hücrelerden bir canlı yaratır. Süregelen olaylar, büyük beklentileri; pişmanlığa, nefrete ve onulmaz bir vicdan azabına dönüştürür. Kitap dönemin ruhuna uygun biçimde çerçeve hikaye ile aktarılır. İngiliz kaşif R. Walton'un mektupları aracılığı ile Frankenstein'in ve yaratığın öyküsünü okuruz. Kitap Milton'dan bir epigrafla başlıyor: "Ben mi istedim, Yaradan, beni topraktan yoğurup insan yap diye? Talep ettim mi senden Çek çıkar diye beni zulmetten?" Bu kısmın açılımını, yaratığın duygularını anlattığı bölümde bariz biçimde görürüz. Kitabın etkileyici bölümlerinden biridir. Burada canavar ( yaratıcısı ona bir isim vermemiş ve sorumluluğunu almadan yalnız bırakmıştır!) yalnızlığına ve kimsesizliğine ilaç olacak bir eş ister. Kendi niteliklerine uygun çok çirkin bir kadın... Bir an için bu iç dökmeleri vicdanında hisseden Frankenstein, çok daha büyük bir trajedinin eşiğinde olduğunu hisseder. Eseri modern Prometheus bağlamında okumaya gelince: Balçığı kendi gözyaşlarıyla karıştırıp yoğuran, birçok kol ve bacak parçalarından beğendiklerini birleştirerek oluşturduğu varlığın kafatasının içine kendi beyninden de bir parça koyan Prometheus insanı yeryüzüne gönderir oysa onun insanı da doğada kendini koruyacak nitelikte değildir. Sonra ateşi çalıp insanlara verir ve hikaye bildiğimiz şekliyle devam eder... Shelley bu yaratılış hikayesini daha farklı daha öznel ele alır : Dünyadaki adil olmayan yönetime bir çare bulmak ister ki bu çok zordur. Fakat insan düşünerek, bilgiye sahip çıkarak onu yücelterek evrensel mutluluğa ulaşabilecektir. Yaratığının özüne nakşetmek istediği budur. Büyük hedefi budur, bilginin gücünü kullanmak. Dönemin rahatsız edici alışkanlıklarının ve ön yargılarının aydınlanma ile dönüşümünün mümkününe inanmak... Bu bağlamda "İnsan doğal olarak iyidir." Argümanından yola çıkarak bir okuma yaptığımızda onu süreç içinde bozan şeylere odaklanmak Shelley'i doğru okuduğumuzu gösterir mi? Rousseau’nun Sokrates için söylediği sözü de bu argümana uladığımızda konunun özünü yakalamış oluruz, düşüncesindeyim. Rousseau der ki: “Bu doğru adam bizim boş bilimlerimizi de küçük görürdü. Bizi her taraftan saran kitap yığınlarının artmasına yardım etmezdi ve kendi öğrencilerine olduğu gibi bizim çocuklarımıza da tek yol gösterici olarak erdemin anısını bırakırdı.” Victor Frankenstein iyi niyetle çıktığı bilimsel yolculuğunda, kendisini Tanrılaştırarak yaratıcı olmanın kibrine yenik düşmüş, planında öngörüsüzlük yapmış ve bir canavar yaratmıştır. Özünde kötü olmayan canavarı, sorumsuzluğu ile kötülüğe itmiş ve bu döngü içinde felaketlere dehşete yol açarak kötülüğün içinde çıkmaza girmiştir. Eseri; Prometheus mitosunun Romantikler üzerindeki tesiriyle hem duygusal hem siyasal geleneğin güzel bir eleştirisi olarak okudum. Prometheus'un Zeus'la bağı gibi, Fransız Devrimi'nin hem umut verici hem de trajik sonuçlarını serpiştirdiği bir eser özelliği de taşır. Son olarak Shelley'in dişil anlatımında; erkek yaratıcının kibrini , erkek canavarınsa döktüğü kan ve dehşeti görmek ve böyle bir yükleme yapmak çok uzak bir çıkarsama olmasa gerek. Döneminin tüm özelliklerini taşıması ve gotik edebiyata öncülük etmesinin yanı sıra farklı argümanlara açık bir okuma sunması yönüyle çok beğendiğim bir okuma oldu. Okumak isteyenlere keyifli okumalar dilerim. Esen kalın.
Frankenstein ya da Modern Prometheus
Frankenstein ya da Modern PrometheusMary Shelley · Yapı Kredi Yayınları · 202113,8bin okunma
·
1.470 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.