Ruh ve şahsi gelişim asla belli ölçülere vurulamaz.
Hatta eğitimin bile bu durumda ölçü sayılması mümkün değildir.
Herkesten önce ben en cahil, en dar çevrede, bu zavallılar arasında, en ince bir ruh gelişimine rastlamıştım. Hapishanede bazen birkaç yıldan beri tanıdığın bir adamı çoğu zaman hayvan yerine koyup küçümsediğin olur.
Ama bazen de birdenbire öyle bir an gelip çatar ki, aynı adamın ruhu gayriihtiyari dışa açılır; işte o zaman içindeki hazineyi, duyarlılığı görür, kalp taşıdığını anlar, kendinin ve başkalarının ızdıraplarına karşı gösterdiği anlayışın farkına varırsınız.
Gözleriniz birdenbire açılır; ilk anda bütün bunları görüp duyduğunuza bile inanamazsınız.
Bazen de tersi olur: Tahsil, barbarlık ve sinizmle öylesine bir uyuşur ki, nefretten boğulacak gibi olursunuz; ne kadar iyi kalpli ne kadar saf olursanız olun buna bir özür ya da hafifletici sebep bulamazsınız...