"Güler misin,ağlar mısın" diyorsun.Yazılarını okurken,içimde,gülmekle ağlamak arası bir burukluk duydum.Üstelik otuz yıl önceleri,askeri mahkemeler ve sıkıyönetim mahkemeleri önünde yargılanışlarımı da anımsadım.Hemen hemen aynı şeylerdi başımıza gelenler.Yalnız,arada otuz yıllık zorunlu bir takvim ilerlemesi olduğu için,bizi yargılayanlar çok daha serttiler,katıydılar.Örneğin,sıkıyönetim mahkemesinde bir sanığı bir avukatın savunabilmesi için,buna sıkıyönetim komutanının izin vermesi gerekirdi.Sıkıyönetim Komutanlarına avukat beğendirmek zordu.Bu yüzden avukatlar,sıkıyönetim sanıklarının avukatlığını almak istemezlerdi.Seksen yaşındaki babam,avukat yazıhanelerini kapı kapı dolaşıp beni savunacak avukatı boşu boşuna aramıştı.O gün bu gün,gönüllü bile olsalar,siyasal davalarımda avukat tutmak istemem.