Angela Carter'la tanışma kitabım oldu Büyülü Oyuncak Dükkanı. İyi ki de tanışmışım. Geçtiğimiz yıllarda Toni Morrison’dan En Mavi Göz’ü okumuştuk okuma grubumla. O kitap hakkında söylediğim ilk şey «anlatmak istediklerine hak veriyorum, ama okunması çok güç bir şekilde yazmış» olmuştu. Çünkü kadın ve öteki olmanın zorluklarını can acıtan bir açıklıkla anlatıyordu. Büyülü Oyuncak Dükkanı ise edebiyatın metafor gücünün ne kadar rahatlatıcı olduğunu düşündürdü. En Mavi Göz’ün anlatmak istediği çoğu şeyi, kadın olmayı, toplumda daima arzulayan bakışların hedefi olacağını bilerek büyümeyi, bir yandan da kendi bireyselliğini ve cinselliğini keşfetmeyi tüm zorluğuyla Büyülü Oyuncak Dükkanı da anlatıyor, ancak metaforlarla, kelimelerin büyüsü aracılığıyla yapıyor bunu. Benim için edebiyatı vazgeçilmez ve cazip kılan şeylerden biri de bu sanırım. Kelimelerin öyle bir büyüsü var ki, Tolkienciğimin enchantment diye adlandırdığı şey, onları gerektiği gibi kullanabilen bir usta (hikaye yaratıcısı), gerçekte görmeye katlanamadığımız şeyleri hem cesurca, hem etkileyerek hem de rahatlatıcı bir şekilde sunmayı başarabiliyor. Kelimelerle yeni bir resim çiziyor ve gerçeklik insana dair aynı acılar, aynı trajediler, aynı engeller, aynı kötülüklerle ama yeni bir cazibeyle, yeni bir çekicilikle ve dolayısıyla bir teselliyle sunuluyor bize. Angela Carter’ın kalemini çok sevmemi sağlayan şeyler de bunlar oldu. Kitap, İngiltere’nin «swinging sixties» denilen sosyo-kültürel olarak pek çok değişimin yaşandığı ve bunların kadının toplumdaki yerine dair tartışmaları da beraberinde getirdiği bir dönemde küçük bir kız çocuğu üzerinden kadınlık kimliğini tartışan bir eser. Hikaye, Melanie’nin, dayısının Oyuncak Dükkanında, yengesi ve yengesinin erkek kardeşleriyle beraber geçirdiği acı-tatlı günleri anlatıyor. Melanie, toplumun bir kadına yakıştırdığı tüm rollerden yolu geçen, hiçbirinde kendi «özne»liğini bulamayan genç bir kız. Sonuna dair çok spoiler vermeden konuşacağım, istemeyen geçebilir. Ucu açık bitiyor, ama kitaba en yakışan son da buydu sanırım. Melanie yanan küllerin tepesinde, onu nesne yapan her şeye başkaldırır bir şekilde, bu kez bir «birey» olarak hayat yolculuğuna sıfırdan başlıyor. Küllerinden yeniden doğan bir anka misali.

Büyülü Oyuncak DükkânıAngela Carter · Sel Yayıncılık · 2021103 okunma

39 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.