Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

684 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Epey uzun bir romanın sonuna geldik ama yazının sonunda söyleyeceğimizi başında söylemek en doğrusu: Okunmaya değer bir eser olduğundan emin değilim. Bazen okuduğum kitaplarda yazarlara haksızlık etmiş gibi düşünüyorum bu kitapta tam olarak böyle tabi. Bunun sebebi ise kitabın Mayıs 1954’te kaleme alınması ve Eylül 1961’e kadar yazılması. 1963 yılında da basılıyor. Kaleme almadan düşünülüp tasarlanmasını da hesaba kattığımda en az 10 yıllık bir süreçten geçtiğini söyleyebilirim. Böyle bir kitabı çok kısa sayılabilecek bir süreye sığdırınca da haliyle haksızlık etmişim gibi hissettim. Yine de neden emin değilim bunu açıklayayım. Bu biraz benim beklentilerim dolayısıyla oluşan bir durum. Kitabın giriş kısmı o kadar hoşuma gitti ki, ilk kısmı okuduktan sonra biraz bekledim ve odaklanıp devam etmeyi düşündüm. Daha sonra gelişen süreç bana pek bir şey katmadı açıkçası çünkü polisiye romandan çok bir günlük hayat romanına evrildi ve beklediğim etkiyi bana sağlamadı. Bunun sebebi benim beklentiyi yükseltmem gibi görünse de aynı zamanda anlatılan hikayenin heyecandan ve etkileyicilikten uzak olması da fikirlerimle bağlantılı. Yazılış yılıyla bağlantılı olarak kitabın konusu da önemli ve değerli. Yolsuzluklar var ve bunları araştıran bir gazeteci öldürülüyor: Mahmut Ersoy. Gerisi bu cinayetin sır perdesini aralamakta ve işlerin üzerine gitmekte. Tabii bunun için yapılanlar ve araştırılıp anlatılanlar çok değerli. Bozulan bir düzen, çıkar ilişkileri ve halkın emeğinin ziyan edilmesi. Yıllardan beridir de emeği sömürülen kesim zaten çalışan kesimdir. Bakıldığında bütün ağır, pis, kimsenin yüzüne bakmadığı işleri yapan insanlara ödeme zamanları gelince ilginç biçimde sorunlar çıkarılır. Yani iş yaptırılırken en ağır, en zor, en maksimum iş şartları neyse onlar yaptırılır. Hak almaya gelince en ucuz, en kötü, minimum şartlarda ödeme yapılır. Açıkçası bunun önüne geçmeyi kim başarırsa; kim ki insanların emeğini almasını sağlarsa kazanan, başaran ve iyi hatırlanan kişi olacaktır. İnanıyorum ki ülkemizde de artık insanların %90 orandan fazlasının siyasetle arası bu geçim şartları nedeniyle kötü ve parti farkı bu konuda kalmamıştır. Yeniden kitaba odaklandığımızda gördüğümüz en temel durum ise şudur: Eğer bu kitabı okumak istiyorsanız ve benim karakter karmaşası olarak adlandırdığım durumu yaşıyorsanız bazı karakterleri not etmenizi ve kendinizi karakterler dışına atarak olaylara odaklamanız gerektiğini söylemek isterim. Çünkü çok fazla karakter var ve bunları akılda tutmak neredeyse imkansız. Böyle çok karakterli kitapları genellikle olaylara odaklanarak okuyorum ki en azından yaşananları anlayayım. Mesela Mahmut Ersoy karakteri benim asla unutamayacağım bir karakterdir. Önemli bir gazeteci olması, yolsuzluk ve pisliği araştırması ve faili meçhul bir cinayete kurban gitmesi benim aklıma 1993 yılındaki çok kıymetli bir ismin vefatını getirip durdu. Ümid ise öldürülen Mahmut’un kız arkadaşıdır ve büyük bir mücadele verir. Mordohay ve Seyit Sabri ise tek ortak fikirleri PARA olan iki karakterdir. Diğer karakterlerden ziyade olaylara odaklanmak ve sadece bu karakterleri akılda tutmak bile yeterlidir. En çok üzerine düşünülmesi gereken karakter ise bunlardan bağımsız olarak Zihni Keleşoğlu karakteridir. Üzerine odaklanmak mutlak gerekli karakterlerin başında gelir. Nedenini okuyanlar bilirler okumayanlar da okuduklarında anlayacaklardır. Bilinir ki 27 Mayıs 1960 darbesi üzerinden 60 seneden fazla geçmesine rağmen en çok bilinen darbelerden biridir. Çünkü Cumhuriyet tarihimizin de ilk darbesidir. Kitap ise bu darbenin öncesine odaklandığı için bir tür DP eleştirisi olarak görülebilir. Tabi ben daha genel bakarak Atamızın vefatı sonrası hazırda bekleyen içerdeki hainler ve dışardaki ortaklarının yavaş yavaş bir virüs gibi ele geçirdiği yönetim anlayışı düşüncesinin korkusuzca nasıl eleştirildiğine odaklandım. Oldukça başarılı ve anlayışlı bir kitaptı. Bu ayın da yüksek ihtimalle son kitabı olacak. Şimdi uzun bir yolculuğun ardından bir nikaha katılacağız. Hayırlı olsun diye buradan da belirtelim. Hepimize iyi okumalar, mutlu pazarlar dilerim..
Kurtlar Sofrası
Kurtlar SofrasıAttila İlhan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2008359 okunma
·
208 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.