Matmazel Nuriye'nin KoltuğuÖncelikle şunu belirtmek isterim ki Peyami Safa’nın ismi Fyodor Safa veya Lev Peyami olsaydı bugün dünya klasiklerinin başında Peyami Safa’nın kitapları gelirdi. Matmazel Nuriye’nin koltuğunu okurkenki aldığım hazzı ne Karamazov Kardeşler’den aldım ne de Anne Karenina’dan.
Kitap 2 bölümden oluşuyor. Birinci bölüm daha çok Ayaşlı ile Kiracılarını çağrıştırıyor. Kitabın baş karakterinin kaldığı pansiyonda geçen maceralarını,psikopatolojik vaka örneklerini sunuyor. Kitabın ikinci bölümü ise uzun süre mağarada kalmış birinin dışarı çıkışı gibi. Öyle ki ikinci bölümü bitirdiğim zaman aldığım hazza doyamadım ve tekrar okudum. Tıpkı mağaradan çıkan bir adamın dışarıda kalmak isteyişi gibi.
Ferit Freud’un İd diye belirttiği insanın ilkel yönü olan ve temel içgüdüsü cinsellik olan kavramın ta kendisi. Sevgilisini cinsel obje olarak gören sevgilisi de karşı çıkınca “İştah niçin aleni de şehvet gizli?” diyen nihilist birisi. Bu sözüyle o kadar alçalıyor ki şu kıyaslamayı yapıyor. Acıkınca yemek yemem ne kadar normalse ben de iştah yani şehvet uyandırdığın zaman seninle sevişmem o kadar normal. Ferit bu kadar sapık görüşlü biriyken ne ola ki 360 derece dönüp Selma ayakkabılarını çıkarırken bile bakmamak için arkasını dönen biri haline geliyor? Evet, doğru tahmin ettiniz, Matmazel Nuriye’nin Koltuğu…
Matmazel Nuriye’nin Koltuğu “ Bir isyanın ve insan düşüncesi kadar yeni bir aydınlığın sembolüdür..”. Matmazel Nuriye’nin babası Müslüman annesi yabancı bir kadındır. Hayatta ne arzu ettiyse tam tersi olan ismini bile arzu ettiği şekilde kullanılmayan oldukça dindar birisi. Neden Noraliya değil de Nuriye yazdığımı anlamışsınızdır umarım . Ferit, Nuriye’nin günlüğünü okur ve şu cümle dikkatini çeker: Allah’ım seni benden ayıran bu karanlık duvar nedir? Sorunun cevabı “Ben” arkadaşlar. Matmazel Nuriye’nin hayatını ve dünyayı ”Ben” çekilmez hale getirmiştir. Matmazel Nuriye’nin koltuğu “Ben”cilliğe bir isyandır. Ferit, bu koltuk sayesinde Allah’a yönelir ve iç huzura kavuşur.
Tabi kitapta daha neler neler var. Bunlar sadece olayın sathında kalan mevzular. Kitapta Peyami Safa’nın düşüncelerinden de izler bulabilirsiniz. Peyami Safa’nın kitaplarını okudukça diğer kitaplarının hepsini de okumak istiyorum ama biterse de bir daha okuyamayacağımı düşünüp ikircikte kalıyorum. Hayatımın en tatlı ikirciği. Herkese şiddetle tavsiye ederim hem bu kitabı hem Peyami Safa'yı.
Ruh...