"Zayıf bir ruh üzerine inşa edilen kibir her türlü kötülüğe yol açar."
.
.
.
Emma Woodhouse ile tanışalım; güzel, zeki, saygın, zengin, birazcık da kibirli bir kadın. Sevdiklerine çok değer veriyor, sevmediklerinin ise her hareketi gözüne batıyor. Yani Emma sizi seviyorsa şanslısınız, yoksa vay halinize. Çünkü Emma manipüle etme yeteneğine de sahip. Kötü bir niyet taşımasa da, kadınca kıskançlıkları zaman zaman bu yeteneğini devreye sokuyor. Yaşlı ve hastalık hastası babası, babasına benzeyen saf bir kız kardeşi, biraz agresif biraz da işkolik bir eniştesi, tatlı yeğenleri var. Bir de yeni evlenmiş mürebbiyeleri Mrs. Weston ile eniştesinin ağabeyi ve aile dostları Mr. Knightley. Hayatı aslında bu çekirdek aile arasında geçiyor, ancak yaşadığı dönem ve bulunduğu bölge sebebiyle saygın aileler ile yakın ilişkilere açıkken, mevkisi düşük ailelere zaman zaman horgörüyle yaklaşıyor. Hem onun bu yönünü eleştiren hem de açık sözlülüğünü takdir eden Mr. Knightley olmasa, Emma ömrünü yalnızlıkla ya da yanlış bir arkadaşlıkla geçirebilirdi diyebiliriz... Bu arada, Emma'nın en sevdiği iş çöpçatanlık. İnsanları birbirine uygun görüyor ve aralarını yapmaktan zevk alıyor. Ancak yaptığı tek bir hata büyük bir yanlış anlaşılmaya sebep oluyor ve aşktan uzak duran, evlenmemeye kararlı tatlı Emma'nın yer yer komik, yer yer ise ders veren aşk hikâyesi başlıyor.
Jane Austen yine güçlü bir kadın karakterle karşımıza çıkıyor. Emma kıvrak zekâsı, espri anlayışı, özgüveni ve kadın yanlısı tutumu ile feminist yazar olarak anılan Jane Austen'dan bence büyük bir parça taşıyor. Romantizm ve komedi serpiştirilmiş çok tatlı ve sürükleyici bir eser. Tavsiye ederim, keyifli okumalar...
·
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.