Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bütün ihtilal ve inkılaplarda iç isyanlar kaçınılmaz gibi­dir. Yani bunlardan pek kurtulunamaz. Çünkü ihtilal, toplum kabuğunun çatlayışıdır. Bu çatlayış, bu kabuğun içinde biri­ken, olgunlaşan çatışmaların son kerteye ulaşmasıyla içten ge­len ani bir tepki şeklinde olur. Hemen bütün ihtilaller böyledir. Bunlar, toplum yapısında biriken ve zirve noktasına çıkan iç çatışmaların birden ve sıçramalar şeklinde çözülüşüdür. Tıpkı tabii fizik ve kimya kanunlarında olduğu gibi. Toplumun yapısından gelen ve toplumu daha ileri bir aşamaya ulaştıracak olan sıçramalar şeklindeki ihtilal ve inkılaplara karşı isyanlar da, gene toplumun içinde yaşayan reaksiyoner, yani gerici kuv­vetlerin asi bir direnişidir. Anadolu'daki iç isyanlarda olduğu gibi. Çünkü her toplum bir komplekstir. Eski zamanlardan ge­len, halde kaynaşan ve geleceğin tohumu çekirdeği olan çeşitli unsurları ve etkenleri aynı zamanda kendi yapısında yaşatır. Yani her toplumun yapısında, hem kendinden önceki nizamla­rın kalıntı, hem kendinden sonraki nizamların tohumları var­dır. Bunların her ikisi, toplumun yapısında hem için için biri­kirler. Hem devamlı olarak çarpışırlar. Eğer ihtilal, yahut ayak­lanmalar, yeninin, gelecek nizamın tohumlarının yeşermesi, fi­lizlenmesi şeklinde olursa, o ihtilal bir ileri harekettir. Yeni bir sosyal aşamadır. Çağın akışına uymuştur. Eğer toplumun içinde kımıldayanlar, eski nizamın artıkları, döküntüleri ve ta­rihi ömrünü yaşamış ilkeler ve organlarsa, o zaman bu ayak­lanma veya ihtilal bir irtica olur. Gericilik olur. Muzaffer olsa bile ömrü yoktur. Çünkü temeller çürümüştür ve bir zaferin eğreti dayanakları er geç çökecektir. Anadolu isyanları hep temelsiz, çökmüş, gerici, ömürsüz sloganlarla yürütülmek istendi.
Sayfa 315Kitabı okudu
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.