Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

158 syf.
·
Puan vermedi
Her Şey Beyinde Başlar
Mümin Sekman'ın Her Şey Beyinde Başlar isimli eseri çok kıymet verdiğim ve sık sık tekrar gözden geçirdiğim bir kitap. Beynimizin bizim için ne kadar değerli olduğunu ve onu gerek besinlerle gerek bilgilerle doğru bir şekilde beslemenin önemini anlamamıza yardımcı olacak bir başucu kitabı. Beynimizde yüz milyardan fazla nöron biz istesek de istemesek de sürekli bir şekilde çalışıyor. Bu mükemmel potansiyeli nasıl kullanacağımızı bilerek kaliteli ve mutlu bir yaşam sürebileceğimiz gibi nöronlarımızı ''kendi kafalarına'' göre bırakarak onların esiri olmamız da mümkün. Bugün araştırmalar göstermektedir ki hastalıklarımıza %80 oranında zihnimiz sebep oluyor. Beslenme bozukluğu, depresyon, uyuşturucu kullanımı, hiperaktivite, kronik stres ve daha pek çok sorunun temelinde beyin temelli sorunlar yatıyor. Milton'un dediği gibi Akıl kendi içinde ve kendi yerinde, cehennemi cennete, cenneti cehenneme dönüştürebiliyor. Beynimizi kullanmamızı bilmemenin bir diğer boyutu ise ticari ve siyasi amaçlarla sabote edilme ihtimalimiz. ABD savunma bakanlığına bağlı şirketlerin zihin okumayla ilgili cihazların ön patentlerini aldığı biliniyor. Ayrıca büyük şirketler nöro-marketing dediğimiz zihinsel temelli pazarlamaya milyon dolarlarca yatırım yapıyor. Coca-Cola özel beyin laboratuvarı vasıtasıyla tüketicinin beynini okumaya çalışıyor. Bu yüzden beyin dediğimiz yapıyı çok iyi anlamalı ve en iyi şekilde yönetmeye çalışmalıyız. Peki beynimizi bu kadar güçlü kılan şey ne? Bu sorunun cevabını insan beynindeki yüz milyar nöron yani sinir hücreleri olarak verebiliriz fakat bu tek başına yeterli bir cevap olmaz. Bu sinir hücrelerinden daha önemli olan tek bir şey var ise o da sinir hücrelerinin kendi arasında kurdukları bağlantılardır. Ne kadar yoğun nöral bağlar kurabilirsek o kadar gelişmiş bir zihin yapısına sahip olabiliriz. Yani öğrenme ve düşünme kapasitemizi geliştirmenin yolu sürekli yeni bilgiler edinerek yeni bağlantılar kurmaktan geçiyor. ''Yaşlandıkça hücrelerimizin sayısı azalıyor olsa da yaşadıkça hücreler arasındaki bağlantılar artıyor. Bizi akıllı yapan nöron sayımızdan çok nöronlarımız arasındaki bağlantıların sayısıdır. Bu bağlantıların hangi amaçlarla oluşturulduğu, bağlantı sayısından da önemli olabilmektedir. Televizyonda dizi izlerken de beynimizde hücreler arası bağlantılar oluşur ama bu bağlantıların ne kadar işe yarar olduğu tartışmalıdır.'' En zeki insanlardan birisi olarak kabul edilen Einstein'ın ölümünden sonra beyni incelendiğinde beyninin ortalama bir insan beyninden %10 oranında daha küçük olduğu ancak beyin hücreleri arasındaki bağlantıların(özellikle matematikten sorumlu kısım) çok yoğun ve sıkı olduğu görülüyor. İşte Einstein'ın ve diğer bilim insanlarının beynini bu kadar güçlü kılan şey bu nöral ağlar oluyor. Londra üniversitesinde taksiciler üzerinde yapılan bir araştırmada ise taksicilerin beynindeki talamus bölgesinin diğer insanlara göre belirgin bir şekilde daha gelişmiş olduğu göze çarpmaktadır. Talamus bölgesi, beynin yön bulmasıyla alakalı bir kısım. Beynimiz kullanımına göre şekillenebilen mükemmel bir yapıdır. Bu örneklerde de görüldüğü üzere bizler de belirli alanlarda sürekli kendimizi geliştirerek, yeni bilgiler edinerek mükemmelleşebiliriz. Doç. Dr. Kubilay Aydın'ın dediği gibi nasıl ki spor yapmak vücudun fiziksel yapısını değiştiriyorsa, zihinsel aktiviteler de beynin fiziksel yapısını değiştiriyor. Son yıllardaki araştırmalar göstermektedir ki beynimizi baştan yaratmamız mümkün. Beynimiz bu esnekliğe sahip. Yabancı bir dili 'aksansız' konuşmak gibi bir takım becerileri kazanmak hariç beynimizi ömrümüzün sonuna kadar yenileyebiliyoruz. Buna nöro-plastisite adı veriliyor. Beynimize doğrusunu öğretirsek kendisini düzenleyip ona göre çalışabiliyor. Doğuştan bir hastalığı olmayan çocuklara baktığımız zaman onların algılarının ne kadar açık olduğunu, ne kadar zeki olduklarını rahatlıkla görebiliyoruz. Fakat yazarın deyimiyle ''Kullanıcı hatası'' sonucu beynimizi zamanla adeta köreltiyoruz. Televizyon ve telefonla saatlerce geçirerek, uykusuz kalarak, alkol-sigara gibi bağımlılıklar edinerek veya hamburger-kola gibi zararlı şeyler yiyerek bu müthiş yapıya adeta ihanet ediyoruz. Gerçek potansiyelimizi hayatımızın geri kalan kısmında tam manasıyla ortaya koyabilmemiz için nöro-plastisite'den faydalanıp beynimizi yeniden inşa etmeliyiz. Bunun için yapmamız gereken tek şey irade gösterip, kötü alışkanlıkların yerine iyilerini koymak olacak. Beynimizin bu fedakarlık karşısında bizi çok cömert bir şekilde ödüllendireceğine de emin olabilirsiniz. ''Yetişkinler, geniş bilgi tabanları sayesinde yeni fikirleri daha kolay kavrayabilirler, buna karşın merak duyguları zayıfladığından öğrenmeye hevesli olmazlar. Nöronların doğal/kendiliğinden öğrenme hızı zamanla biraz azalsa da kişinin kendi çabasıyla öğrenme imkanı ömür boyu artarak devam eder.'' Güçlü bir beyne sahip olmak için yazara göre neler yapmamız gerekir? 1- Duyuları Beslemek Gözümüze güzel görüntüler akmalı, kulağımıza hoş sesler ve notalar dolmalı, burnumuza birbirinden değişik güzel kokular gelmelidir. Bu şekilde beynimizi adeta şenlendirerek yeni nöral ağlar kurabiliriz. Bu noktada sanatla, şiirle iç içe olmak büyük bir avantaj. 2-Yeni Şeyler Öğrenmek ve Denemek ''Beynin kendi içinde yaptığı işlemlerle nöral ağların geliştirilmesidir.'' Düşünme gerektiren oyunlar oynamak, kafandan bir hikaye oluşturup bunu kağıda dökmek, öğretici kitaplar ve filmler izleyip yeni hayatlar keşfetmek gibi. 3-Beyninizi Şaşırtıp Zihinsel Rutinleri Kırın Beynin en iyi şekilde nöral ağ kurmasını sağlayan duygu şaşkınlıktır. Bu yüzden farklı dünya görüşlerine sahip insanları dinlemek, yeni yerler görmek, tarzınız dışında yeni şeyler dinlemek, izlemek bizi güçlendirir. Yazarın tabiriyle dünyanın en yaratıcı insanlarının kültürler arası etkileşimin olduğu yerlerden çıkması tesadüf değildir. ''Beyin kas sistemi ile değil, elektro-kimyasal reaksiyonlarla çalıştığı için, kolmuz ya da bacağımız gibi fiziksel anlamda yorulmaz. Beyni yoran en önemli şey monotonluktur. Hayatınızı ne kadar renklendirirseniz, beyninizi o kadar neşelendirirsiniz.'' 4- Beyninize Hedef Gösterin Montaigne Belli bir amacı olmayan akıl kendini kaybeder. Her yerde olabilmek adına hiçbir yerde olamaz der. Keskin bir zekâya inşa edecek bir hedef gösterilmezse döner sahibini tahrip eder. 5-Yeterli uyku Uyku sırasında adeta beynimiz yıkanır ve yeni güne hazır olur. Bu yüzden daha fazla zamana sahip olmak gibi düşüncelerle uykudan feragat etmek insanın kendine yapacağı en büyük kötülüklerden birisidir. Mutlaka vücudumuzun ihtiyacı kadar uyumalı ve bunu düzenli yatma ve kalkma saatleri oluşturarak yapmalıyız. Unutulmamalı ki uykusuzluk beyin hücrelerini öldürür! 6- Beyninizi Doğru Besleyin ''Beynin yüzde yirmisi protein ve yağlardan oluşur. Yiyecekler ve içecekler beynin bu biyolojik yapısı üzerinden düşünce ve duyguları etkiler. Beyin, biyolojik yapısının yanı sıra yakıtını da yiyeceklerden alır.'' Bu yüzden beynimizi balık, ceviz gibi omega 3 yönünden zengin besinlerle beslemeli, yağsız kırmızı et sayesinde uzun süreli hafızamızı geliştirmeliyiz ve bunun yanında çilek, böğürtlen gibi antioksidan içeren meyvelerden veya muz gibi mutluluk hormonu salgılatıp beyni besleyen meyvelerden faydalanmalıyız. Hamur işi gibi dikkati zayıflatan besinler yerine folik asit ve C vitamini içeren meyve ve sebzelere yönelmeliyiz. Son olarak süt, peynir gibi kalsiyum yönünden zengin besinlerdeki aminoasit sayesinde beynimizi doğru yönde beslemeliyiz.
Her Şey Beyinde Başlar
Her Şey Beyinde BaşlarMümin Sekman · Alfa Yayınları · 20172,690 okunma
·
234 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.