Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Anlamların kıvraklığı, anlamsızlık değildir. Bir dil, oturaklı terimleriyle, (Locution Verbiale) denilen söz gelimleri ile düşünceyi geliştirir. Dilin gelişimi için Düşünce Yaratıcılığı ne denli gerekli ise; Yaratıcı Düşünce için de, İşlek Dil en az o denli gereklidir; Bir Toplumda, Düşünceyi yok etmek mi istiyorsunuz? O Toplumun dilini bozuk plağa çevirin; ortada ne akıl kalır, ne fikir. Tarihsel gelişim üzerine sağlam bir fikre sahip olanların; nereden geldiğini pek iyi görebildiği GERİCİLİK temsilcisi bir habis ruh, Türkçeyi toplum yapımızla ilişiksiz bir çorbaya çevirmekle, bilgini halka, aydınları birbirine ve toptan herkesi Yaratıcı İnsan Münasebetlerine ve Emeğine düşman etmiş, yabancılaştırmıştır-.Hangi bahane ile harekete geçildiğini biliyoruz: Gelişen her dil gibi Türkçe de, iki zıt gidiş tutturmuş bulunuyor. 1-Türkçe içinden, birçok sözcük ve deyimler atılıyor. Buna dilin "arınması" deniyor. Bu olumsuz, eksi gidiştir. 2- Türkçeye, birçok yerli, yabancı sözcükler ve deyimler sokuluyor. Buna Türkçenin zenginleştirilmesi adı veriliyor. Bu olumlu, artı gidiştir. Bunlar her dilde az çok olağandır. Ama, Türkçeye gelince, arıtma işinde de, zenginleştirme işinde de belirli, objektif, dilin kendi yapı Disiplininden gelmiş Prensiplerimiz yok. Her eli kalem tutan aydın, kendini UZMAN yerine koyduğunu bile düşünmeksizin, beğenisine, sağ duyusuna göre davranıyor. Türkçemiz, önüne gelenin, sırf yakıştırmayla sözcük uydurabildiği bir dil olmuştur. Türkçenin gelişimi, olağanüstü başıboş ve başıbozuk bırakılmıştır. Bilim, bir bakıma yapma yaratıklar dünyasıdır-. Yeter ki, objektif ve konkret davranılsın. Nitekim, yapma tohumlama (sun'î ilkah), hayvanlarda ve bitkilerde iyi döller almaya yarar. Hatta, bütün yediklerimiz, giydiklerimiz, barındıklarımız, kullandıklarımız hep yapmadır. Bu bakımdan, Sözcük Yapma da, bir hayvan veya bitki çeşidi yetiştirir gibi, dil kanun ve yolları ile gidilerek en elverişli, en doğru ve güzel sözcükleri yetiştirmenin bilim yolu ile olmalıdır.   Bütün bu çabalarla ve uydurca sözlerle, "Düşün", "Yaşam", "Yöntem", "Doğa", "Sorun" derken, hep "Fikirsizlik", "Metotsuzluk", "Meselesizlik" yüzünden "Hayattan" koptuğumuzu ve "Tabiîlikten çıktığımızı ortaya koymuyor muyuz? Dilimizin eksiklikleri, dilimizden değil, Yaratma eksikliğimizden geliyor. Yaratıcılıkta, keşifte, icatta geriliğimizi, söz uydurma ile yenemeyiz. Medeniyete "Uygarlık" demekle, dilimizi, dolayısıyla kafamızı bir az daha karıştırmaktan başka bir şey yapmış olmuyoruz. Dilde ve düşüncede kargaşalıktan kurtulabilmek için, İşte (Üretimde-Kültürde) yaratıcı olmaya çalışmak birinci şarttır-.Aşağılık kompleksimiz, ancak keşifçi ve icatçı emeğimizle giderilebilir. Dilde yaratıcılık ise, yukarda genişçe açıkladığımız gibi, dil prensip ve kurallarına uymakla mümkündür, gelişigüzel uydurmakla değil.
·
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.