Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Peçenek-Macar Münasebetleri
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi 9. yüzyılın sonlarına doğru Samani hükümdarı Emir İsmail "Türk" komşularına karşı sefer başlatmış, önce Oğuzları mağlup etmiş, hemen akabinde de aynı yıl Hazarlarla anlaşma yaparak, kuzeyden Peçeneklere saldırmıştı. Hücumlarına 894 yılında da devam etti. Bu sırada Peçenekler, Uzlar ile yaptıkları mücadeleden, hayvanlarının büyük bir kısmı ile otlaklarını kaybederek çıktılar. Peçenek boylarının başında bulunan beyler kendi aralarında bir istişare yaparak, aileleri ile birlikte hayat tarzlarına en uygun coğrafyayı bulmak üzere yola çıkmaya karar verdiler. İstikametleri mecburen batı oldu ve bu yeri aramaları çok da uzun sürmedi zira aradıkları yer zaten yollarının üzerinde bulunuyordu. Ten Nehrinin son akımının mecrasından başlayarak Tuna kıyılarına kadar devam eden ve daha sonraki dönemde Deşt-i Kıpçak'ın da bir bölümünü kapsayacak olan bu bozkırlar zaten o güne kadar Hun, Avar ve Bulgar gibi pek çok Türk boyuna yurtluk yapmış bir coğrafya özelliğini taşıyordu. Hem Bizans hem de Arap kaynaklarında Macarlar genellikle Türk olarak adlandırılmışlardır. Bunun sebebi uzun süre Türk hakimiyetinde yaşamış olmalarından kaynaklansa da Macarların bir Türk boyu olduğu görüşü de ileri sürülmektedir. Macarların Karadeniz civarına tam olarak ne zaman ve ne şartlar altında göç ettikleri bilinmemektedir. Artomonov, Hazarlar'daki Kabar isyanını onların ortaya çıkış tezi olarak ileri sürmekte ve "eğer bu doğru ise onlar 9.yy'ın 20'li yıllarında göç etmişlerdir". demektedir. Macarları İtil'in doğusunda yaşadıkları topraklardan ileriye Batı'nın daha içlerine doğru sürenlerin Peçenekler olduğu artık bilinen bir gerçektir. Peçeneklerle Macarlar ile defa ne zaman temas kurmuşlardır net olarak bilinmemekle beraber bu konuda ileri sürülen çeşitli görüşler vardır. Bunlara göre Peçenekler İtil ile Yayık boyunda bulundukları zaman ilk defa karşılaşmışlardırveya bu karşılaşma Ten boyuna geldikleri zaman olmuştur. Konstantinos tarih vermeden Macarların Peçenekler karşısında defalarca yenildiklerini, bu yenilgiler yüzünden de yerlerini ve yurtlarını Peçeneklere bırakmak zorunda kaldıklarını şöyle anlatmaktadır: "Bulgaristan'da da Peçeneklerin bir kolu yerleşmiş ve Özi, Turla ve o kısımdaki diğer ırmaklara doğru yayılmıştır. Bir imparatorluk görevlisi buradan Kerson'a uğramaksızın savaş gemileriyle gönderilirse, burada da hemen aynı Peçenekleri bulur; imparatorluk görevlisi onlarla karşılaştığında, adamlarından biriyle onlara ileti gönderir ve kendisi gemisinin güvertesinde kalır ve savaş gemilerinde taşıdığı imparatorluk mallarını korur. Onlar görevliye gelirler ve vardıklarında görevli kendi adamlarından onlara rehineler verir ve kendisi de bu Peçeneklerden rehineler alır ve bunları savaş gemisinde tutar; ardından onlarla bir antlaşma yapar ve Peçenekler kendi adetlerine göre imparatorluk görevlisine yemin ettiklerinde, görevli onlara imparatorluk hediyelerini sunar ve onların arasından 'dostlar' olarak uygun gördüğü mümkünü kadar çok adamı alır ve geri döner. Onlarla antlaşma, imparator onları çağırdığı zaman, Ruslara, Bulgarlara veya yine Türklere karşı, imparatora hizmete edeceği şartıyla yapılmalıdır. Onlar tüm bunlara karşı savaş yürütebildiğinden ve defalarca kez onların üzerine yürüdüğünden, şimdi dehşet ile anılırlar. İşin şurası da aşikardır: Bir keresinde Papaz Gabriel imparatorluğun verdiği yetkiyle Türklere gönderilmişti ve onlara şöyle demişti: "İmparator hazretlerine yakın olun ve istediğimde hemen size gelip sizi bulayım; böylece imparator sizin gidip Peçenekleri yerlerinden sürmenizi ve onların yerine (eskiden oralarda siz yerleştiğiniz için) yerleşmenizi bildiriyor." Sonra Türklerin önde gelen adamları hep bir ağızdan haykırdılar: "Kendimizi Peçeneklerin hedefine koymuyoruz, çünkü onları yenemiyoruz; zira onların ülkeleri geniştir ve halkları kalabalıktır ve onlar şeytanın ortaklarıdır; bunu bize bir daha deme, çünkü hiç hoşumuza gitmiyor! Burada bahsedilen elçi Papaz Gabriel'in hangi tarihte Peçeneklerin yanına gittiği tartışma konusudur. Ancak genel kanaat 940 ile 950 arasındaki bir tarih olduğudur. Bizans İmparatorunun sözlerine kulak verirsek: "Türklerle (Macarlar) o zamanlar Kangar diye adlandırılan Peçenekler arasında savaş gerçekleştiğinde, Türklerin ordusu yenildi ve iki kısma ayrıldı. Bir kısım doğuya doğru gitti ve İran bölgesine yerleşti ve onlar bugün hala Türklerin eski ismi olan 'Sabartoi asphaloi (Sabarlar, Sabirler?) ile adlanırlar fakat öbür kısım voyvodaları ve önderleri Levedias'la birlikte batı bölgesinde, şimdi Peçeneklerin yaşadığı Atelkouzou (Etelközü) adlı yerlerde yerleşti" demektedir. Buradan Macarlar (ki metinde hep Türkler şeklinde geçmektedir)'ın Karadeniz civarındaki bozkırlarda Lebedia veya Levediya (ki Macar beyi Lebedias'ın adından gelmektedir) denilen bir bölgeye yerleştiklerini; orada üç yıl kaldıktan sonra Atel veya Etelközü (Etelközi, Etel-küzü) denilen bölgeye göç ettikleri sonucunu çıkarıyoruz. Konstantinos'a atfen Peçenekler ile Macarlar arasında gerçekleşen savaşların şiddetli olduğunu, özellikle Macarların büyük hezimetlere uğradıklarını, ilk Peçenek hücumu sırasında Macarların yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Levedia'da olduklarını, Macarların Karpat Havzasına gelmeden önce Kankar/Kangar adını taşıyan Peçenek boyu tarafından yenilgiye uğradıklarını, bunun üzerine bir kısmının İran taraflarına Kafkasların güneyine Tifüs havalisine çekildiklerini -ki bunlar Macarların eski isimleri olan Savartoi Aspahaloi olarak adlandırılır- bir kısmının ise bağbuğları Levedi'nin önderliğinde batıya göç ettiğini anlıyoruz. İran tarafına giden Macarlar belki de Peçenek hakimiyetini kabul eden Macarlar olabilir Karpat Havzasına yerleşen Macarlar, kendilerinden ayrılan ve doğuda kalan boydaşlarını hiç unutmadılar zira onları bulma ümidi ile 1235 yılında Dominiken keşişlerini gönderdiler. Bu keşişlerden biri olan Julianus bu Macarları bularak onlarla temasa geçti. Moğol istilasından sonra bu Macar grubuna dair bilgiler yok oldu ise de hatıraları Başkurdistan'daki boy adlarında bugüne kadar yaşadı. Bilim dünyasında Macar-Peçenek münasebetlerinde dikkati çeken en önemli mesele, Peçeneklerin hangi tarihte Etelközü'ye gelip, Macarları yurtlarından çıkardıklarıdır. Bu konuda ileri sürülen bazı görüşler şu şekildedir: 1. H. N. Orkun, 886 yılındaki Hazar-Uz ittifakından bahisle, bunların birleşerek Peçeneklere saldırdıkları ve bunların karşısında dayanamayan Peçeneklerin Macar ülkesine girdikleri ve onları yerlerinden ettikleri görüşündedir. Ancak burada sebep olarak ittifakın gösterilmesi gerçekle çok da örtüşmemektedir. 2. A. N. Kurat, Peçenek saldırısı sonrasında Macarların 890 yıllarında Kiyev Rusya'sının güneyinden geçerek Tissa ve Tuna nehirleri ile Salatın Gölü çevresine geldiklerini ve burayı yurt edindiklerini ifade etmektedir. 3. G. Moravcsik, bu olayın 896 yılında olduğunu belirtmektedir. 4. M. i. Artamonov, Peçeneklerin Macarları 895 yılında mağlup ettiklerini söylemektedir. 5. P. Diaconu, Etelközü'deki Peçenek yerleşmesini ve Macarların çıkarılmalarını 896 tarihine bağlamaktadır. 6. P. Golden 889 yılında Hazar-Uz baskısı sonucunda Peçeneklerin göç ederek Macarları yurtlarından çıkardıkları kanaatindedir. 7. R. Grousset'e göre Peçenekler bu topraklara 889- 893 yılları arasında gelmişlerdir. 8. i. Kafesoğlu, Peçeneklerin 889-893 yılları arasında Etelközü'deki Macarları yerlerinden ettikleri görüşündedir. 9. G. Györff ise bu tarihi 895 olarak vermektedir. 10. A. P. Horvarth da bu tarihi 895 olarak kabul etmektedir. Bu yazarlar arasında Peçenekler konusunda uzun yıllar araştırma yapan G. Györffy: "Batılı müelliflerin bir kısmı Kostantinos Porhyrogennetos'un eserini 948 ile 952 yılları arasında kaleme aldığını ve eserin büyük kısmını oluşturan ana bölümlerinin kaleme alınma tarihinin ise 950 olarak kabul etmektedirler. Bu düşünceden hareketle yine müellefin eserinden yola çıkarak tarafımdan ortaya atılan 55 yıl öncesi fikrine itibar edecek olunursa Peçeneklerin İtil ve Ten nehirlerine yaklaşık olarak 895 yılında geçmiş olmaları gerekmektedir fikri onaylanabilir gözükmektedir. Bu dönemde meydana gelen savaşlar hakkındaki bilgilerde dikkate alınacak olursa 895 tarihinin kesinliği vurgulanabilir" diyerek bu tarihin kesin olarak tespit edilebileceğini ifade etmiştir. Bu geliş ile Peçenekler Ten boylarından Aşağı Tuna ve Seret (Siret) Nehrine kadar olan geniş sahanın tek sahibi ve hakimi de oldular. Aslında Kostantinos, kaynaklarını iyi değerlendiremediği için verdiği bölgenin adını Levedia/Lebedia ve Etelközü olarak vermektedir. Etelközü'nün neresi olduğu hakkında tarihçiler birbirlerinden farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu ad Eski Macarca "Etelközü"den gelmekte ve "iki ırmak arası" anlamını taşımaktadır. Konstantinos bu yer hakkında hiçbir ayrıntı vermemekte; sadece eserinden Levedia'nın bahsında olduğu neticesi çıkmaktadır. Konstantinos'un verdiği ipucunu değerlendirdiğimizde ise Etelközü'nün, Ten'den Tuna'ya kadar olan geniş topraklar ile Levedia'yı da kapsadığı görülür ki bu mümkün değildir. Moravcsik, burayı esas itibariyle Levedia'nın batısına yerleştirir. Yine o, Macarların, Ôzi-Turla boylarında kaldıkları görüşüne katılmamasının sebebini bu konu hakkında hiçbir ipucunun olmamasına ve Peçenek saldırılarının buna imkan vermemesine bağlar. Konstantinos'un eserini İngilizceye tercüme eden Jenkins, bu kelimenin gerçekten "ırmak arası" anlamını ifade ettiği kabul edilirse bu yerin Ten ile İtil arasındaki topraklar olacağı fikrini ileri sürrrek, bu iki nehrin Karadeniz'in kuzeyindeki iki nehir değil de bu adlandırmaya katkı yapabilecek en az dört ırmağın daha olduğunu ilave eder. Etelközü'nün neresi olduğu konusuna gelince; Turla, Prut ve Seret nehirleri arası veya Ôzi ile Aşağı Tuna arası ya da genel olarak Ôzi, Bug, Turla, Prut ve Seret nehirlerini kapsayan coğrafya veya Karpat Dağları ile Turla Nehri veya Prut ile Turla Nehri arasındaki bölge olduğu görüşü daha yaygındır. Etelköz'ün neresi olduğu ile ilgili ileri sürülen bütün görüşleri değerlendiren O. Karatay, buranın Çulman-Ak-İtil boylarında olduğunu düşünmektedir. Kanaatimizce de bu bölge Karpat Dağlarının doğu eteklerinden başlayarak Turla Nehrine veya Turla ile Tuna Nehrine kadar uzanmaktaydı. Kısacası Etelközü Ten'den Turla'ya kadar Kuzeybatı Karadeniz bozkırlarını içine almıştır diyebiliriz. Levedia'run da neresi olduğuna dair çeşitli görüşler vardır. Bu görüşlere göre günümüzde muhtemelen Ôzi, Ôzi ve Ten; Ten'in yakınları, Azak ve Ten kıyıları; Ten'in batısı veya Aşağı Ôzi'nin sağ kolu olan İngul civarları olabileceğidir. Bu konuda da Karatay Levedia Karadeniz'in kuzeyinde ve Macar yıllıkçılarının Dentumoger veya Dentia Moregia dedikleri yer olduğunu ileri sürmektedir
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.