Çünkü insan kısım kısımdır. Kimi insan aynı demirdendirYaşar kemal’in çocuklar arası hep çok iyiymiş .Onlarla dost olmuş dostluklarına değer vermiş. Kitaplarında çocuklara yer vermiştir, bence onları bu kadar iyi anlatmasının nedeni yakından tanımasındandır.
Bu kitabında da Yaşar Kemal’in sokak çocukları ile yaptığı röportajlarından yazdığı 8 tane metine yer verilmiş. İyi bir gazeteci olan Kemal ,insanlar ile nasıl iletişim kurulacağını iyi biliyor özellikle de küçük insanlarla. Bazı yazıları kayda aldığı teypten yazmış , bazılarını dinlediklerinden yolla çıkarak anlatmış .
“Şimdi onlar için hırsızlık acılı bir oyundu. Adam öldürmek ,ırza geçmek. yankesicilik, kaçakçılık, ırzlanna geçilmesi bir tuhaf, acılı. belalı birer oyundu. Acımasız, kor
kunç. Ve bu korkunçluğun onlar farkındaydılar. Bu kor kunç oyunun içinden ne yapsalar da çıkamayacaklannı biliyorlardı.”
8 röportajda çok vurucu ve üzücüydü. 10’lu yaşlarındaki sokak çocuklarının yaşadığı hayat koşullarının ağırlığı ve zorluklarını kendi ağızlarından dökülen sözcükler ile yazmış ; yaşananların çoğu gerçek ve sokaklarda o kadar çok böyle çocuk var ki hepsi “küçük bir ordu” oluşturur.
“Hayır , hayır , doğrudur Selimin her anlattığı. Düşse bile doğrudur. Bu hergelenin düşü bile herkesin doğrusundan daha doğrudur. O hiçbir şeyi saklayamaz. Selimin gerçeği düş gibi , düşü gerçek gibi söylüyordu.”
Sayfa 164
Hayata kalmak için yankesicilik yapan , esrar satan , kaçakçılık , hırsızlık yapmak zorunda kalan yatacak yeri olamayan çocuklar ya da balon satarak , çıraklık yaparak para kazanmaya çalışan varsa ailesini geçindiren büyümüş de küçülmüş çocuklar onlar. Hayatın bütün zorluğuna rağmen yaşamak için savaşan yoldan çıkmış küçük bir ordu ALLAHIN ASKERLERİLER…
Neden Yaşar Kemal bu kadar güvenip , dost oldular sebebi tam bilinmez ama ortada bir gerçek varsa Kemalin bunu başarmış olduğudur.
Okumak isteyenler sunulur, düşlere karışmış gerçekler , gerçeklerin içinden çıkan acılar , kocaman İstanbulun içinde kaybolmuş küçücük çocukların hikayesi.
“Doludizgin gidiyorlardı İstanbul şehrinde... Pisliğin. yoksulluğun, acımasızlığın bataklığına saplanmışlar debe leniyorlardı. Sirkecide açlıktan, hasta,lıktan ölüyorlardı. Eminönündeki vapur iskelelerinde kaç tane donup ölenin yerini, yani dondukları yerleri gösterdiler bana. Buzlu kar lı günlerde sığındıkları tavan aralarında. dolap üstlerinde soğuktan kaskatı kesilmişlerdi” sayfa 65